Kategori: Teknoloji

Yeni gelişen teknoloji alanındaki gelişmeleri buradan takip edebilirsiniz.

  • Elektrikli Araba Nedir ? Elektrikli Arabaların Çalışma Prensibi ? Elektrikli Arabaların Avantajları Ve Dezavantajları

    Elektrikli Araba Nedir ? Elektrikli Arabaların Çalışma Prensibi ? Elektrikli Arabaların Avantajları Ve Dezavantajları

    Elektrikli Arabalar

    Elektrikli araba nedir sorusuna herkes gibi verilebilecek en basit cevap: Elektrik enerjisi ile çalışan arabalar şeklinde olurdu. Fakat biz bu yazımızda bu soruya çok daha detaylı eğileceğiz. Elektrikli arabaların çalışma prensipleri nelerdir, elektrikli otomobillerde motor çeşitleri , Şarj şekilleri ve süreleri gibi detaylı bir anlatım hazırladık.

    Elektrikli Araba Nedir ?

    21 yüzyılın başlarında otomobillerde devrim niteliğinde olan motorların elektrik enerjisi ile çalışma teknolojisi geliştirilmeye başlandı. Aslında otomobillerin insanlık tarihine girişi, 19 yy sonuna doğru içten yanmalı motorlu otomobiller icad edilip, üretilmeye başlanması ile olmuştur. İçten yanmalı motor o dönemin en verimli araçlarından biriydi. Elektrikli motorlar içten yanmalı motorların verimliliği karşısında tercih edilmemişti. Yüz yıl sonra içten yanmalı motorların kullandığı yakıtların iklim değişikliğine sebep olduğu düşüncesi üzerine elektrikli motorların geliştirilmesi bazı bilim insanları ve mühendislerin öncelikli çalışma alanı haline geldi.

    Yüzde Yüz elektrikli araçların içten yanmalı motor bulunmamaktadır. İçten yanmalı motor yerine elektrik enerjisini hareket enerjisine dönüştüren bir motor ve rotor diye isimlendirilmiş dönen bir parça bulunur. İçten yanmalı motorlarla birlikte üretilen araçlar Hybrid araçlar denilmektedir. Enerjisini kendi bünyesinde barındırdığı bataryalardan alan elektrikli otomobiller, konvansiyonel otomobillere göre daha basit bir motor yapısına sahiptir.

    Elektrikli araçların en büyük bilinen avantajı yakıt tasarrufu sağlıyor olması, benzin ve türevlerinin çevreye verdiği zararlı etkileri göstermiyor olmasıdır. Bazı ülkelerin politik hedefleri arasında belli bir süre içerisinde kullanılan otomobillerin sadece elektrikli otomobil olması vardır.  Bazı otomobil firmaları elektrikli model çeşitliliğini artırdığı gibi, karar verdikleri seneden itibaren fosil yakıtla çalışan otomobil üretimini durdurucaklarını da açıklamışlardır. Piyasa üreticilerinin tercihinin dışında, tüketiciler de özellikle tasarruflu kullanım ve teknoloji gibi avantajları göz önüne alarak tercih etmektedirler. Ayrıca elektrikle çalışan arabaların sessiz çalışma özelliği de vardır.

    Elektrikli motorun içinde yer alan ve dönüş hareketi gerçekleştiren rotor sayesinde elektrikli araç çalışmaktadır. Rotor dönme işlemi devam ettikçe elektrikli araç çalışmaya devam eder. Bu dönüş süresince elektrik akımı iletilir, elektrik enerjisi hareket enerjisine dönüşümü sağlanmış olur. Benzinli araçların aksine elektrikli araçlarda tork gücü için belli bir devire ulaşma içine bir bekleme süresine gerek yoktur.

    Elektrikli arabaların gövdesine eklenen bileşenler arasında bataryalar, motora elektrik enerjisi kaynağı sağlar. Bu batarya lityum iyon pillerden oluşur. Pil teknolojisi üzerine en çok çalışılan teknolojilerden biridir. Günümüzde kullanılan batarya pillerinin kullanım süresi bağlı olarak verimliliği de düşer. Elektrikli araçların garanti yöntemleri ve kapsamları pilin bu verimlilik düşüşlerinin hesaplamaları ile farklılık gösterir. Genellikle bu tür otomobil üreticilerinin verdiği garanti 4 yıl süre ile %80 verimlilik şeklinde olabilmektedir.

    Elektrikli araçların kullanıcılara enerji tasarrufu da sağlar. Hesaplamalar yapılırken 1 litre benzin 10 kw şeklinde alınır. Bir elektrikli araç 100 km mesafeyi 18 kw tüketim ile gerçekleştirir. İçten yanmalı motorlara göre büyük bir enerji kaynağı tüketim tasarrufu sağlamaktadır. Ekonomik tüketim pazarlama yöntemi ile piyasada yer alan içten yanmalı motorlara sahip otomobillerin aynı mesafedeki tüketimleri ise 5,0 lt – 6,0 lt arasındadır.

    Elektrikli Arabaların Çalışma Prensibi Nedir ?

    Elektrikli araba motoru
    Elektrikli Araba Motoru

    Elektrikli arabalar çalışma prensibi, çamaşır makinelerinde gördüğümüz çalışma şekline çok benzerdir. Benzin veya mazotla çalışan içten yanmalı motorların bulunduğu araç türlerine göre yüksek verimli, aşınmazlık özelliği, iki yönlü çalışabilmesi önemli farklarındandır. Fosil yakıtlardan elde edilen enerjinin ortalama %35 verimlilikle kullanılması, içten yanmalı motorların içerisinde bulunan hareketli parçalar ve diğer aksamların oluşturduğu dezavantajdır. Elektrikli otomobillere göre içten yanmalı motorla çalışan otomobillerde yaklaşık 1500 ün üzerinde hareketli parça vardır. Ayrıca debriyaj balatası, vites kutusu, pistonlar, yakıt tankı egzos sistemi ve yağ-su pompaları içten yanmalı motor kullanan otomobillerin fazladan enerji tüketimine sebep olan elektrikli otomobillerde bulunmayan aksamlardır.

    Elektrikli Arabalar Nasıl Çalışır ?

    Elektrikli Arabalar nasıl çalışır açıklamasını elektrikli arabalarda bulunan motorun bileşenleri ile birlikte bakalım. Elektrikli araçların çalışma prensibini daha iyi anlamak için motorun bileşenlerinin ne işe yaradığını açıklamak faydalı olacaktır. Elektrikli araba motorlarında mekanik parçalar bulunmamaktadır. Elektromanyetik alan oluşumu ile hareket enerjisi elde edilmesini sağlayan bu tip motorları oluşturan iki önemli bileşen vardır.

    • Stator: Elektrikli motorun statik ve hareket etmeyen parçasıdır. dönen manyetik alan oluşturma işlevini gerçekleştirir. Stator çekirdeği, stator çevresi ve bobin gibi bileşenlerden oluşur. Stator çekirdeği yüksek kaliteli silikon çeliklerin lamine edilmesi ile üretilir. Stator çekirdeği içinde elektrik akımı geçen bobinleri koruma işlevini üstlenmektedir. Stator bobinleri, elektrom manyetik alan oluşturan binlerce iletken telden oluşur.
    • Rotor: Elektrikli motorun hareketli parçasıdır. Elektriğin kinetik enerjisine dönüşmesinde büyük görevi üstlenir. Halka şeklindeki stator çekirdeğinin içine yerleştirilen parçanın üzerinde iletken çubuklar bulunmaktadır. Statordaki bobinlerin ürettiği elektromanyetik alan rotorun iletken telleri üzerinden geçer ve bu hareketli parçanın dönmesini sağlar. Rotor dönmesiyle bağlı olan çark ve dişliler hareket eder böylece kinetik enerji edilmiş olur.

    Elektrikli motorların manyetik enerjinin hareket enerjisine dönüşümünde rol alan ana parçaların açıklamasının ardından elektrikli motorların nasıl çalıştığını basitçe açıklayalım.

    • Bataryada depolanmış enerji motora iletilir.
    • Bataryadaki doğru akım motora verilmeden önce kontrol ünitesine gönderilerek alternatif akıma dönüştürülür.
    • Oluşturulan Alternatif akım Stator parçasına gönderilir
    • Statorun iç duvarında bulunan iletken tellerden oluşan karşılıklı üç ayrı bobin çifti vardır. Karşılıklı dizilmiş bobin çiftlerden sırayla geçen elektrik akımı üç fazda gerçekleşen bir tur ile elektromanyetik alan oluşturmuş olur.
    • Sabit Statorun içinde oluşan elektrik akımı rotor üzerindeki iletken çubuklardan geçer ve parçanın dönmesini sağlar.
    • Rotorun dönmesi ile araba dişlileri hareket eder ve sürüş için gerekli mekanik enerji üretilmiş olur.

    Elektrikli Arabalar Nasıl Şarj Edilir

    Elektrikli araba şarj ünitesi
    Elektrikli araba şarj ünitesi

    Elektrikli arabaların şarj edilme yöntemi cep telefonları şarj edilme şekline benzemektedir. Elektrikli otomobillerin bataryaları da cep telefonlarının pilleri gibi lityum iyon türü piller kullanılmaktadır. Evlerde bulunan priz alternatif akım ile bataryanın şarjı 8-10 saat arası sürebilmektedir. Evlerde bulunan tesisatlarda tek faz ve düşük amper özelliği nedeni ile bataryaların dolum süresi uzun olmaktadır. Bazı otomobil markaları ücretsiz kurulum ile daha yüksek akım veren şarj istasyonu evlerde kullanılabilmesini sağlamaktadır. Hızlı şarj istasyonları sayesinde şarj süresi büyük miktarda düşer. Günümüzde ülkemizde de artık kurulmaya başlanan Supercharger istasyonları, bataryaların dolumu için bir diğer alternatif oluşturmaya başlamıştır. Supercharger istasyonları sayesinde şarj süresi 30-60 dakikalara kadar düşmüştür. Hatta bazı modellerin ilk 30dk da %80 gibi dolum sağlayan teknolojiler bulunmaktadır.

    Elektrikli otomobillerin kullanmış olduğu batarya pil teknolojis hala geliştirilme aşamasında öncelikli alanlardan biri olarak alınmaktadır. Günümüzde pek çok elektrikli otomobil firması bataryalar için ayrı garanti süreleri vermektedir. Bunun en büyük etmeni batarya kullanımları belli mesafe ve süreden sonra verim kaybına uğramasıdır. Normal şartlar altında 100 bin km kullanılmış olan bir batarya %6 civarında bir verim kaybına uğrar. Bu kayıp tam dolu batarya ile alınan mesafeyi de etkiler. Piyasada bulunan elektrikli otomobillerin tam dolu batarya ile aldıkları ortalama mesafe 350 kmdir. Bazı modellerde 600-700 km ye kadar çıkar bazı modellerde ise 200 km ye kadar düşer. Verim kaybı oluşumundan sonra tam dolu batarya ile alınan mesafede yaklaşık 60 km bir menzil kaybı da oluşur.

    Elektrikli arabaların önemli avantajlarından biri de araçların kendilerini şarj edebilme özelliğinde olmasıdır. İçten yanmalı motorlarda marşa basılması ve diğer elektronik donanımların çalışması için gerekli enerji aku sistemi ile karşılanmaktadır. Gücü azalan akülerin şarj edilmesi ise aracın hareket halinde mekanik enerjiyi alternatif akıma dönüştüren bir alternatör aracılığı ile gerçekleşir. Fakat bu alternatörler elektrikli otomobillerde mevcut değildir.

    Elektrikli arabalarda kinetik enerjinin elektrik enerjisine dönüşümü motor tarafından gerçekleştirilir. Bataryanın şarj edilmesi ve motorun bir alternatör görevi görmeye başlaması gaz pedalı serbest bırakıldıktan sonra başlar. Sürücü gazı bıraktığında stator tarafından meydana getirilen manyetik alan durur. Bu da rotorun mevcut olan manyetik alanın tersi yönünde hızla dönmesini sağlar. Bu sistem kullanıcılara ayak gazdan çekilmesinin ardından bir fren mekanizması devreye giriyormuş araba fren yapıyormuş hissi verir. Bu mekanizma sayesinde bataryanın kendini bir miktar şarj etmesi sağlanmış olur.

    Elektrikli Araba Bakımları

    Fosil yakıt kullanan içten yanmalı motorlara göre elektrikli otomobillerin motor yapısı daha basit bir düzeneğe sahiptir. Hareket eden mekanizma sayısı daha az olması sayesinde motor onarımları daha kolay olabilmektedir. Belli dönemlerde yapılan rutin bakım da parça üzerinde yapılır. Elektrikli arabalar için genellikle yapılan bakım şu şekilde olabilmektedir:

    • Lastik kontrolleri
    • Fren sistemi kontrolleri
    • Elektrikli motor performans ölçümleri
    • Batarya verimlilik ve kayıp tespiti için yapılan testler
    • Elektrik aksamın kontrolü

    Elektrikli Arabaların Avantajları

    Elektrikli araçlar en bilinen özelliği sahip olduğu yakıt tasarrufu özelliğidir. Diğer motor türlerine göre yüksek bir tasarrufa sahiptir. Verimliliği sayesinde tüketimi de düşmektedir. Artık gelişmiş devletlerin politikalarında, elektrikli otomobil üretimi ve kullanımını destekleyen teşviklerde bulunur. Üreticilere teknoloji gelişimleri ve üretim kapasitelerin yükseltmeleri için teşvik hibelerin olduğu gibi kullanıcılara da düşük vergi gibi avantajlar sunmaktadır. Elektronik aksamları tasarımlarının geleceğe göz kırpma anlayışı ile gerçekleşir. Bu yüzden çok daha fazla teknolojik donanım ile üretilir. Elektrikli araçların karbon salınımı içten yanmalı motorlara göre oldukça düşüktür. Elektrikli otomobiller sayesinde, karbon salımı ve iklim değişikliği etkisi farklı bir alanın yani elektrik üretim alanının sorumluluğuna girmiş olur. Elektrikli otomobillerin teknolojilerinde otomatik sürücü seçeneği günümüzde yüksek verime ulaşmıştır. Sürücüsüz elektrikli otomobillerin üretimi adım adım yaklaşmaktadır.

    Elektrikli Arabaların Dezavantajları

    Elektrikli arabanın en gözle görünen dezavantajı şarj süresidir. Yüksek Hızlı Şarj İstasyonlarında 30-60 dk gibi sürelere kadar düşmüş olsa da henüz istenilen sürelerde değildir. Bataryaya olan direk bağımlılığı nedeni ile acil durumlarda düşük batarya seviyelerinde kullanıcılar sıkıntı yaşayabilmektedir. Elektrikli otomobillerin üretim ve satış maliyetleri diğer araç türlerine göre çok daha fazladır. Türkiye’de henüz başlangıç aşamasında olan bir sektördür. Bu sebeple, teknik servis – bakım – onarım gibi satış sonrası hizmetler henüz istenilen düzeyde değildir.

    Elektrikli arabaların dezavantajlarını minimuma indirebilmek için Hybrid modeller üretilmektedir.

    Hybrid Otomobiller

    Hybrid Araba Motoru
    Hybrid Araba Motoru

    Hybrid otomobiller kısaca sürüşü sağlayan motor düzeneğinde; bir içten yanmalı motor ve elektrikli motor birlikte bulunur. İki motorun senkronize çalışması sayesinde emisyon miktarı düşer, aynı miktarda yakıt ile alınan mesafe artmış olur.

    Hybrid araçların yapısı verimliliği yükseltme için iki farklı güç kaynağının kullanılması prensibi ile üretilmiştir. Başlangıç hareketini genelde elektrik motoru ile yaparken belirli bir hızdan sonra içten yanmalı motor devreye girer. Yüksek tork ile kalkışlarda iki motor birden çalışabilmektedir. Bu durum üretilen otomobil modellerin teknolojik seçimlerine göre değişir. Hybrid motorların altı çizilen avantajlarından biri ise elektrikli motorun kullandığı bataryanın, hareket halinde daha performanslı şarj edilebiliyor olmasıdır.

    Hybrid Otomobillerin Avantajları

    • İçten yanmalı motorlara göre daha düşük karbon salımı ve emisyona sahiptir. Yakıt tüketimi de çok daha düşüktür.
    • Gelişmiş devletlerin elektrikli otomobillerde görülen teşviklerin benzerlerini hybrid modellere de sunmaktadır.
    • Fosil yakıtların tüketimini azaltma politikasına uyumludur. Daha az fosil yakıta bağımlıdır.
    • Rejeneratif fren sistemi otomobilinizi kullanırken frene basma durumlarında hibrid araçların akülerinin dolmasını sağlar.
    • Hafif malzemeden üretilmiştir

    Hybrid Otomobillerin Dezavantajları

    • Üretilen bir çok hybrid otomobiller daha az güç üretimi yapacak şekilde tasarlanmıştır. Bu da şehir içi kullanımlarına yönelmesi amacı ile yapılmaktadır.
    • Ortalama içten yanmalı motorlara göre daha yüksek maliyetleri vardır.
    • Bakım masrafları fazladır ve bakımlarının daha zordur.
    • Yüksek voltajlı akülerin varlığı nedeni ile kaza sırasında ve sonrasında risk oluşturabilmektedir.

    İlginizi Çekebilir : Devrim’Den TOGG’A Bir Devrin Hikayesi , AC Motorlar , DC Motorlar

    Twitter Adresimiz İçin Tıklayınız

    Facebook Adresimiz İçin Tıklayınız

  • Sensörler Nedir ? Sensör Çeşitleri ve Çalışma Prensipleri Nelerdir ?

    Sensörler Nedir ? Sensör Çeşitleri ve Çalışma Prensipleri Nelerdir ?

    Sensörler neidr ?

    Sensörler temel olarak çevredeki fiziksel veya kimyasal değişiklikleri algılayan ve bu bilgileri elektrik sinyallerine dönüştüren cihazlardır. Bu önemli teknolojik bileşenler, çeşitli endüstrilerde yaygın kullanılmaktadır. Sensörler, otomotiv, tıp, enerji, iletişim ve daha pek çok alanda büyük bir öneme sahiptir.

    Aslında çoğumuzun kullandığı akıllı telefonlar, akıllı saatler bu konuya verilebilecek en güzel örneklerdendir. Özellikle yeni çıkan modellerle beraber tam bir sensör yuvasına dönüştü akıllı telefonlarımız. Örneğin parmak izi sensörü, cihazlarımızı uyandırmak için bu sensörlerden faydalanırız yada bazı telefonlarda bulunan düşme algılama sistemleri hareket sensörlerinden faydalanır. Yada akıllı saatlerimizdeki nabız ölçerler. Bunun gibi birçok örnek daha verilebilir bu konuya, biz ne kadar farkında olmasakda sönsörler hayatımızın olmazsa olması haline her geçen gün daha hızlı bir şekilde geliyorlar.

    parmak izi sensörü
    Parmak izi Sensörü

    Sensörlerin önemi, gerçek zamanlı veri toplama ve kontrol sağlamasıyla açıklanabilir. İnsanların duyu organlarından elde edemeyeceği bilgileri yerine getirirken, sürekli kontrol ve izleme imkanı sunarlar. Bu sayede, çevresel koşulların, nesnelerin veya sistemlerin durumu hakkında anlık ve doğru bilgilere sahip olmak mümkün hale gelir. Bu da daha verimli ve güvenli bir çalışma ortamının oluşmasını sağlamaktadır. Sensörlerin tanımı ve önemi, günümüz teknolojisindeki ilerlemelerle birlikte daha da belirgin hale gelmiştir.

    Sensörler Nasıl Çalışır ?

     İki tip sensör çeşidi bulunmaktadır bunlar analog ve dijital sersörlerdir. Analog sensörler, algıladıkları fiziksel büyüklük ile orantılı olarak değişmekte olan bir akım ya da gerilim çıktısı verir. Bu tipteki sensörleri dijital çalışan kontrol kartlarına bağlayabilmek için analog-dijital çeviriciler kullanılmaktadır.

     Analog-dijital çeviriciler mikro kontrolcülerin içerisinde de yer alacağı gibi, sayısının ya da hassasiyetinin yetmemesi durumlarında harici olarak da bağlanabilirler. Oldukça popüler bir tek kart bilgisayar olan Raspberry Pi ne yazık ki dahili olarak analog-dijital çeviricilere sahip değildir. bu sebeple analog girişe ihtiyaç duyulduğunda harici bir entegre kullanmak gerekecektir.

     Dijital sensörler ise çoğunlukla I2C, SPI, OneWire vb haberleşme protokolleri aracılığı ile bilgisayarla konuşurlar. Buna ek olarak çoğu analog sensör bir op-amp ile beraber kullanılarak belirli bir seviyenin üzerinde lojik 1 çıkışı verecek şekilde kullanılır. Dolayısıyla analog çıkışlı olan sensörler, Raspberry Pi gibi ADC’ye sahip olmayan kontrolcülerle kullanılabilmektedir.

    Sensörlerin Çalışma Prensipleri

    Sensörler aktif ve de pasif sensör çeşitleri olarak da ikiye ayrılmaktadır. Aktif olan sensörler, kendi sinyallerini ürettikten sonra sinyalin ortamda olan değişimini kontrol eder ve algılama işlemini öyle gerçekleştirirler. Ultrasonik ve kızılötesi sensörler ise bu gruba dahildirler.

     Pasif sensörler ise ortamdan almış oldukları sinyalleri kontrol edip algılama işlemini gerçekleştirmektedirler. Işığa duyarlı direnç, ısıya duyarlı dirençler, ışığa duyarlı transistörler bu gruba örnek olarak gösterilebilir.

    Sensör Çeşitleri

    Sensör Çeşitleri

    Sensör çeşitleri, giriş büyüklüğüne göre altıya ayrılır.

    Termal sensörler: Isı akışı ve sıcaklıklar

    Manyetik sensörler: Alan yoğunlukları, akı yoğunluğu, manyetik momentler, geçirgenlik

    Kimyasal sensörler: Yoğunlaşmalar, içerik, oksidasyon / redaksiyon, reaksiyon hızı, pH miktarları

    Işıma sensörleri: Yoğunluk, dalga boyları, polarizasyon, faz, yansıtmalar, gönderme

    Elektriksel sensörler: Voltaj, akım, direnç, endüktanslar, kapasitans, dielektrik katsayısı, polarizasyon, elektrik alanları, frekans

    Mekanik sensörler: Uzunluklar, alan, miktar, kütlesel akışlar, kuvvet, tork, basınç, hız, ivme, pozisyon, ses dalga boyu ve yoğunluklar

    Sensörler Nerelerde Kullanılır ?

    Sensörler, çeşitli alanlarda yaygın olarak kullanılan teknolojik cihazlardır. Bu alanlardan biri, endüstriyel otomasyon sektörüdür. Endüstriyel otomasyon, üretim süreçlerinde insan müdahalesini azaltmak için kullanılan tekniklerin bütünüdür. Sensörler, bu sektörde kullanılarak çeşitli ölçüm ve kontrol işlemlerini gerçekleştirir. Örneğin, bir basınç sensörü, fabrika ortamında sistemdeki basıncı ölçerek, uygun düzeyde güvenlik sağlayan bir sistemi tetikleyebilir.

    Diğer bir kullanım alanı ise sağlık sektörüdür. Sağlık sektöründe kullanılan sensörler, hastaların durumunu takip etmek, tıbbi cihazları yönlendirmek ve teşhis koymak için kullanılır. Örneğin, bir nabız sensörü, hastanın nabzını ölçerek kalp atış hızını kontrol etmeye yardımcı olur. Aynı şekilde, bir oksijen sensörü, hastanın kanındaki oksijen seviyesini ölçerek, solunum cihazının doğru şekilde çalışmasını sağlar. Sağlık sektöründeki sensörler, doğru ve güvenilir veriler sağlayarak, hastaların tedavi sürecinde önemli bir rol oynar.

    Optik Sensörlerin Çalışma Prensipleri ve Kullanım Alanları

    Optik sensörler, ışığın kullanıldığı sensörlerdir. Çalışma prensipleri, genellikle bir ışık kaynağı ve bir fotodetektörün kullanılmasıyla gerçekleşir. Işık kaynağı, genellikle bir LED veya lazer diyodu olabilir ve çevreden gelen ışık ya da belirli bir nesnenin yansıttığı ışık kullanılarak çalışır. Fotodetektör ise ışığı algılayan bir sensördür. Işığın önceden belirlenmiş bir eşiğin üzerine çıkması durumunda, fotodetektörün çıkışı belirlenen bir sinyal üretir.

    Optik sensörler, birçok farklı alanda kullanılır. Mesela, otomasyon sistemlerinde nesne tespiti, konum tespiti veya sayım yapmak için kullanılabilirler. Aynı zamanda, tıbbi cihazlarda, güvenlik sistemlerinde ve elektronik cihazlarda da yaygın olarak kullanılırlar. Örneğin, bir otomobilin otomatik farları, bir optik sensör sayesinde çevredeki ışık düzeyine bağlı olarak açılıp kapanabilir. Bu sayede, sürücüye ek bir işlem yapma zorunluluğu olmadan, güvenli ve konforlu bir sürüş deneyimi sunulabilir.

     Sensör çeşitleri ihtiyaca yönelik üretildikleri için çeşitli ihtiyaçları karşılayabilir niteliktedirler. Tıpkı duyu organları gibi; çoğu sensörler çevredeki fiziki koşulları farklı şekillerde algılayıp, yine çevredeki fiziksel koşullara göre bir yanıt sağlamaktadır.

     Buna örnek verilecek olursa; mesafe ya da sesi algılamak için insanlarda kulak organı vardır. Kulaktaki mekanizmadan ilham alınarak üretilmiş olan çeşitli ses sensörleri bulunmaktadır ve bu sensörler sayesinde sesli uygulamalar ya da projeler gerçekleştirilebilir.

    Hareket Sensörlerinin Çalışma Prensipleri ve Kullanım Alanları

    Konveroy Bant Sensörü

    Hareket sensörleri, çevrelerindeki hareketleri algılayan ve bu bilgiyi elektronik sinyallere dönüştüren cihazlardır. Bu sensörler genellikle hareketli nesneleri tespit etmek veya hareketi kontrol etmek amacıyla kullanılır. Hareket sensörlerinin çalışma prensibi, farklı teknolojilere bağlı olarak değişiklik gösterir.

    En yaygın kullanılan hareket sensörü teknolojisi, “pasif kızılötesi sensörler”dir. Bu sensörler, nesnelerin yaydığı kızılötesi ışığı algılayarak hareketi tespit ederler. Pasif kızılötesi sensörler, hareket algılandığında ortaya çıkan küçük bir enerji değişikliğini tespit eder ve bu bilgiyi ilgili cihaza ileterek gerekli işlemlerin yapılmasını sağlar. Bu sensörler, güvenlik sistemlerinde, aydınlatma kontrolünde ve otomatik kapı açma mekanizmalarında sıkça kullanılmaktadır.

    Hareket sensörlerinin kullanım alanları oldukça geniştir. Ev ve iş yerlerindeki güvenlik sistemlerinde, hırsızlık olaylarının tespiti için kullanılırlar. Ayrıca enerji tasarrufunu amaçlayan aydınlatma sistemlerinde de hareket sensörleri kullanılır. Sensörler, insanların bir alana girip çıktıklarını algıladıklarında, otomatik olarak ışıkların açılmasını sağlar ve bu sayede gereksiz enerji tüketimi önlenir. Bunun yanı sıra, otomasyon uygulamalarında, endüstriyel üretim sistemlerinde ve oyun konsollarında da hareket sensörleri kullanım bulur.

    Basınç Sensörlerinin Çalışma Prensipleri ve Kullanım Alanları

    Basınç Sensörü

    Hava basıncını ölçmek ve kontrol etmek için kullanılan basınç sensörleri, farklı çalışma prensiplerine sahiptir. Örneğin, kapasitif basınç sensörleri, bir kondansatör plakası ile membran arasındaki basınç farkını ölçerek çalışır. Bu sensörler genellikle hassas ölçümler için kullanılır ve endüstriyel otomasyon sistemlerinde sıkça tercih edilir.

    Ayrıca, rezistif basınç sensörleri de yaygın olarak kullanılır. Bunlar, çeşitli malzemelerden üretilen direnç tabakalarını kullanarak basıncı ölçer. Değişen basınç, direnç değerinde bir değişiklik yaratır ve bu değişiklik elektrik sinyaline dönüştürülerek ölçüm gerçekleştirilir. Rezistif basınç sensörleri, tıbbi cihazlarda, otomobil endüstrisinde ve HVAC (Isıtma, Havalandırma ve Klima) sistemlerinde yaygın bir şekilde kullanılır. Bu sensörler, basınç değişikliklerini hızlı ve doğru bir şekilde algılayarak sistemlerin verimli bir şekilde çalışmasını sağlar.

    Akış Sensörlerinin Çalışma Prensipleri ve Kullanım Alanları

    Akış Sensörleri, bir sistemin içinden geçen akışkanın hızını, hacim akışını ve sıcaklığını ölçmek için kullanılan sensörlerdir. Bu sensörler, çeşitli endüstriyel ve tıbbi uygulamalarda yaygın olarak kullanılmaktadır.

    Akış sensörlerinin çalışma prensipleri farklı olabilir. Örneğin, bir termal akış sensörü, akışkanın üzerinden geçtiği bir sensör elemanının sıcaklığını ölçerek akış hızını hesaplar. Bir ultrasonik akış sensörü ise ses dalgalarının akışkan içindeki hareketini ölçerek akış hızını belirler. Bu sensörler, endüstriyel proseslerde, su arıtma sistemlerinde ve tıbbi cihazlarda kullanılan akış kontrolü ve izleme sistemlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, enerji tüketimini optimize etmek veya tehlikeli durumları izlemek için kullanılan akış sensörleri de bulunmaktadır.

    Ultrasonik Sensörler Nelerdir ? Nerelerde Kullanılır ve Ne İşe Yararlar ?

    UltraSound Sensör

    Ultrasonik sensörler ismini “ultra” kelimesi ve “sonic” kelimesinin birleşmesinden almaktadır. Ultrasonik kelimesi Daha yüksek ses anlamına gelir. Bu sensörler mesafeleri ölçmek amaçlı kullanılmaktadırlar.

     Bu sensör çeşitleri için çalışma prensipleri ise şu şekilde olmaktadır: Ultrasonik sensörler dışarı bir ses dalgası sinyali gönderirler. Daha sonra gönderdikleri ses dalgasının bir cisme ulaşarak kendisine geri dönüşünü beklerler. Sinyalin gönderilip tekrar gelme süresi baz alınır ve sensörün cisim ile olan uzaklığı hesaplanır.

    Sıcaklık Sensörlerinin Çalışma Prensipleri ve Kullanım Alanları

    Sıcaklık sensörleri, çevresinde bulunan nesnelerin veya ortamın sıcaklığını ölçmek için kullanılan elektronik cihazlardır. Bu sensörler genellikle termoelektrik, termistör veya termokupl gibi teknolojileri kullanır.
    Termoelektrik sıcaklık sensörleri, iki farklı metalden oluşan bir tellinin ısıl değişimlerle oluşan farklı potansiyellerini ölçerek sıcaklık değerini belirler. Termokupl sıcaklık sensörleri ise iki farklı metalin temas noktasında oluşan termoelektrik gerilimi kullanır. Termistör sıcaklık sensörleri ise ısıya duyarlı dirençler üzerine kurulu olan ve ısı artışıyla birlikte direncin değiştiği bir teknolojiyi kullanır.

    Sıcaklık sensörleri, birçok farklı alanda kullanılmaktadır. En yaygın kullanım alanları arasında endüstriyel süreç kontrol sistemleri, otomotiv sektörü, tıp, meteoroloji ve iklimlendirme gibi alanlar bulunmaktadır. Termoelektrik sıcaklık sensörleri, endüstriyel süreçlerde sıcaklık kontrolünü sağlamak için tercih edilen bir seçenektir. Termistör sensörler ise tıp alanında vücut sıcaklığı ölçümleri için kullanılırken, termokupl sensörler otomotiv sektöründe egzoz sıcaklığı ölçümlerinde tercih edilmektedir. Sıcaklık sensörlerinin kullanım alanları, ihtiyaca ve işlevlerine göre değişiklik gösterebilir ve her sektörde önemli bir role sahiptir.

    Nem Sensörlerinin Çalışma Prensipleri ve Kullanım Alanları

    Nem sensörleri, çevredeki nem seviyesini algılamak ve ölçmek için kullanılan elektronik cihazlardır. Çalışma prensipleri genellikle direnç, kapasitans veya iletkenlik değişimi esasına dayanır. Bu sensörler, nemin yüzeylerdeki su buharı ile etkileşimini ölçerek nem seviyesini belirler.

    Nem sensörlerinin birçok farklı kullanım alanı bulunmaktadır. Özellikle iklimlendirme sistemleri, sera, depolama alanları, gıda endüstrisi gibi nemin kontrolünün önemli olduğu alanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, nem sensörleri, binalarda oluşabilecek nem sorunlarını tespit etmek ve önlem almak için de kullanılır. Bu sayede, yapısal hasarların önlenmesi ve sağlıklı yaşam alanlarının sağlanması mümkün olur. Nem sensörleri, küçük boyutları ve hassas ölçüm yetenekleri sayesinde çeşitli endüstriyel uygulamalarda da sıklıkla tercih edilir.

    Gaz Sensörlerinin Çalışma Prensipleri ve Kullanım Alanları

    Gaz sensörleri, atmosferde bulunan gazların varlığını veya konsantrasyonunu ölçmek amacıyla kullanılan hassas cihazlardır. Gazların yanıcı veya zehirli olabilme potansiyeli nedeniyle, gaz sensörlerinin çalışma prensipleri ve kullanım alanları oldukça önemlidir.

    Gaz sensörleri genellikle elektrokimyasal, termal veya optik prensiplere dayanarak çalışır. Elektrokimyasal gaz sensörleri, hedef gazın elektrokimyasal tepkimelerinden geçen elektriksel sinyalleri ölçerek gazın konsantrasyonunu belirler. Termal gaz sensörleri ise hedef gazın ısısal etkileşimleri sonucunda ortaya çıkan sıcaklık değişikliklerini algılayarak gazın varlığını tespit eder. Optik gaz sensörleri ise gazın absorpsiyon veya dağılma özelliklerini kullanarak hedef gazın varlığını saptar. Gaz sensörlerinin kullanım alanları arasında endüstriyel tesisler, evler, otomotiv sektörü ve tıbbi cihazlar gibi birçok farklı alan bulunmaktadır. Bu sensörler, potansiyel tehlikeleri erken teşhis etme, havanın kalitesini kontrol etme ve güvenliği artırma gibi önemli işlevlere sahiptir.

    İvmeölçerlerin Çalışma Prensipleri ve Kullanım Alanları

    Çalışma prensipleri ve kullanım alanları açısından, ivmeölçerler önemli bir role sahiptir. İvmeölçerler, objelerin hızlanma ve değişimlerini ölçmek için kullanılan hassas sensörlerdir. İvmeölçerler genellikle mikroelektronik cihazlarda kullanılır ve hareketin tespit edilmesi, titreşim analizi, artırılmış gerçeklik uygulamaları, kestirme konum bilgisi ve çevresel şokların izlenmesi gibi çeşitli alanlarda kullanılırlar.

    İvmeölçerler genellikle mikro titreşimlerin ölçülmesi için kullanılır. Bu sensörler, objelerin ivme ve yerçekimi etkilerini algılamak için farklı teknolojiler kullanır. Bu prensip, ivmeölçerlerin çalışma şeklini belirler. İvmeölçerlerin kullanım alanları oldukça geniştir ve uzay mekiği fırlatmalarından cep telefonlarına kadar birçok uygulamada kullanılmaktadır. Örneğin, smartphone’larımızda ekranın dönmesini sağlamak veya hareketi algılamak için ivmeölçerler kullanılır. Ayrıca araçlarda, tıbbi cihazlarda, güvenlik sistemlerinde ve spor ekipmanlarında da yaygın olarak kullanılan ivmeölçerler, hareketin izlenmesinde ve veri toplamada büyük bir etkiye sahiptir.

    Infra-Red (Kızıl Ötesi) Sensör Nedir ?

     Kızılötesi sensörler mesafe ve karanlık ya da aydınlık algılamaları amacı ile kullanılan sensör çeşitleri arasındadır. Bu sensörlerin yapılarında genellikle kızılötesi ışın yaymakta olan bir LED ve bu ışının yansımasını kontrol etmekte olan bir foto komponent bulunmaktadır.

     Sensörün içinde bulunmakta olan LED, kontrol edilmek istenen bilgiyle aynı dalga boyuna sahip bir ışın üretmektedir. Bu ışının şiddetini kullanıcılar kontrol edebilir Cismin üzerine düşen ve geri yansımakta olan kızılötesi ışınları bir foto komponent denetlemektedir ve sensör geri dönmekte olan ışın sinyaline göre algılama işlerini gerçekleştirir.

    Passive Infra-Red (PIR) Sensör Nedir ?

     PIR sensörleri ortamdaki sıcaklılara ve kızılötesi dalga değişimlerine göre hareketleri algılayan sensörlerdir. Bu sebeple hem kızılötesi hem de termal sensörlerin mantığına sahiptir. Bu sensörler en çok yaygın olarak alarm sistemleri üzerinde ve otomatik aydınlatma alanlarında kullanılırlar.

    Hall Effect Sensör Nedir ?

    Hall effect sensörleri, manyetik alanları algılayarak sinyal çıkışlarını sağlayan sensörlerdir. Bu sensörler çoğunlukla mesafe, hız, akım algılamada veya konumlandırmada kullanılmaktadırlar.

    NTC/PTC Sensörler Nedir ?

     NTC ve PTC ısıya duyarlı olan dirençlerdir. Yukarıda da bahsedildiği gibi bu sensörler kendileri bir sinyal üreterek geri dönüşünü beklemez direkt doğrudan ortamdan etkilenir. NTC, üzerine düşen sıcaklıklar arttıkça sahip olduğu direncin değeri düşer. Yani algıladığı ısı değerleri ile ters orantı olmaktadır. PTC’nin ise üzerine düşmekte olan sıcaklık arttıkça sahip olduğu direncin değeri de artmaktadır. Yani ısı ile doğru orantılıdır.

    Yağmur Sensörü (Rain Sensor) Nedir ?

     Bu tip sensörler su seviyesinin ölçümü, su damlası tespitleri ve yağmur sensörleri olarak kullanılabilmektedirler. Yağmur sensörleri, üzerlerine su düştüğü zaman bağlı olduğu kontrolcüye bilgi sinyali gönderir. Çeşitlerine ve bağlı oldukları devrelere göre de analog ya da dijital olarak çıkış sağlayabilmektedirler.

    Robot Kontrol Kartları

    Kontrol kartı, robotların temel karar mekanizmaları için gereken en temel bileşenlerden biridir.

     Bu kart sayesinde çevredeki sensörlerden bilgi alınıp işlenir ve motor gibi çıkış birimlerine komutlar verilir. Temelde bu kontrol kartları bir bilgisayar olarak da düşünülebilir. Bu bilgisayar Arduino gibi mikrokontrolcü kartlar formunda ya da Raspberry Pi tek kart bilgisayarlar şeklinde olurlar.

     Mikrokontrolcüler: Mikrokontrolcü kartlarıyla tek kart bilgisayarların en büyük ayrıldıkları nokta mikrokontrolcü kartların sadece bir programı çalıştıracağı düşünülmesidir. Ayrıca mikroişlemci ile mikrokontrolcü de oldukça farklı kavramlardır. Mikroişlemci, mikrokontrolcünün aritmetik ve lojik işlemlerinden sorumlu olan bir birimidir.

     Tek Kart Bilgisayarlar: Tek kart bilgisayarlarsa, isimlerinden de anlaşılacağı üzere günlük hayatta kullanılmakta olan bilgisayarlar gibi işlev görürler. Bu demek oluyor ki, aynı anda birden çok programı çalıştırabilecek işlemci birimlerine sahiptirler. Bu özellik iyi gibi düşünülse de bu bilgisayarlar aynı anda birden fazla işlemi yaparken çok başarılı olamazlar.

    Hangi Kontrol Kartı Tercih Edilmeli

    Kontrol kartları tercih edilirken ilk dikkat edilmesi gereken nokta projenin karmaşıklık seviyesidir. Eğer komutlar takip edilerek veya çizgi izleme gibi görevleri yapacak şekilde basit bir mobil robot tasarlanacaksa mikrokontrolcüler iş görecektir.

     Fakat görüntü işleme, yapay zeka tarzında işlem gücüne ihtiyaç duyacak olan görevlerde tercih tek kart bilgisayarlardan yana kullanılmalıdır. Bunun ek olarak tek kart bilgisayarın yanına bir mikrokontrolcü eklenerek birbirleri ile haberleşme sağlanır ve her iki dünyanın da iyi yanlarından faydalanmak mümkün olur.

     İşlem gücünün haricinde, bir sonraki öncelik kullanılacak kontrol kartının giriş ve çıkış sayısıdır. Kullanılacak kontrolcünün robot projede giriş/çıkış birimine yetecek miktarda giriş/çıkışa sahip olması gerekir.

     Örnek verilecek olursa, motor sürmede hız kontrolüne ihtiyaç duyulacaktır, kontrolcü motor sayısı kadar PWM çıkışına sahip olmalıdır.

     Kontrol kartları tercih edilirken dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da desteklediği programlama dilleri ve popülaritesidir. Deneyimli olan kullanıcılar için popülarite çok önemli değildir ancak özellikle yeni başlayacaklar için kartların çeşitli çevre birimleriyle ilgili örnek programlar ve kütüphaneler, yapılmış daha başka benzer projeler bulması daha faydalı olacaktır.

  • Nedir Bu ChatGPT ?

    Nedir Bu ChatGPT ?

    ChatGPT, OpenAI tarafından geliştirilen bir dil modelidir. Dil modelleri, doğal dil işleme (NLP) alanında kullanılan yapay zeka teknolojileridir ve bir dizi metin verisi kullanarak bir dizi dil görevini gerçekleştirebilen sistemlerdir.

    ChatGPT, GPT-3.5 mimarisini kullanır. Bu mimari, GPT-3’te kullanılan mimariyle benzerdir, ancak daha küçüktür ve daha az veriyle eğitilmiştir. ChatGPT, yaklaşık 6 milyar parametre ile eğitilmiştir ve bu, onu halihazırda mevcut en büyük dil modellerinden biri yapar.

    ChatGPT, birçok farklı dil görevinde kullanılabilir, örneğin metin tamamlama, makine çevirisi, duygu analizi ve doğal dil anlama gibi görevlerde başarılıdır. ChatGPT, özellikle doğal ve akıcı bir dil üretme yeteneği ile öne çıkar.

    ChatGPT’nin eğitiminde, öncelikle büyük bir metin veri kümesi kullanılır. Bu veri kümesi, internetten toplanan çeşitli kaynaklardan elde edilen milyarlarca kelimeyi içerebilir. Daha sonra, model, bu veri kümesindeki metinlerdeki kalıpları ve ilişkileri öğrenmek için derin öğrenme tekniklerini kullanarak eğitilir.

    ChatGPT, doğal dil işleme alanında büyük bir ilerlemedir. Yüksek kaliteli doğal dil anlama ve üretme yeteneği, birçok farklı endüstri ve uygulama için potansiyel kullanım alanları sunar. Örneğin, ChatGPT, müşteri hizmetleri ve satış gibi alanlarda, insanlarla doğal bir şekilde etkileşim kurmak için kullanılabilir. Ayrıca, eğitim ve sağlık sektörleri gibi diğer birçok alanda da potansiyel kullanım alanları vardır.

    Ancak, ChatGPT gibi büyük dil modelleri, özellikle de verilerin özellikleri, eğitim süreci, güvenlik ve etikle ilgili konular, bazı endişeleri de beraberinde getirir. Bu nedenle, bu tür teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanımı, titiz bir şekilde düşünülmesi gereken bir dizi sorunla karşı karşıyadır.

    ChatGPT Tehlikeli Olabilir Mi ?

    ChatGPT Tehlikeli Olabilir Mi ?

    ChatGPT, kendisi başlı başına tehlikeli bir yapay zeka modeli değildir. Ancak, bu tür yapay zeka modelleri, doğru şekilde kullanılmadıklarında potansiyel olarak zararlı olabilirler.

    Örneğin, ChatGPT gibi doğal dil işleme modelleri, sahte haberlerin yayılması, nefret söylemi, kişisel veri ihlalleri gibi sorunlara yol açabilir. Ayrıca, bu modellerin eğitimi ve geliştirilmesinde kullanılan veriler, önyargılar veya ayrımcılık içerebilir.

    Bu nedenle, ChatGPT gibi yapay zeka modelleri etik bir şekilde kullanılmalıdır. Örneğin, sahte haberleri veya nefret söylemini önlemek için, modelin eğitiminde kullanılan verilerin kalitesi ve doğruluğu kontrol edilmeli, yanlış veya yanıltıcı bilgilerden kaçınılmalıdır.

    Ayrıca, ChatGPT’nin eğitilmesi ve kullanımı, kişisel veri koruma kuralları ve mahremiyet konuları gibi yasal ve etik konuları da ele almalıdır. Bu, ChatGPT’nin kullanımını denetleyen kurumlar ve düzenlemelerin oluşturulmasını gerektirir.

    Sonuç olarak, ChatGPT gibi yapay zeka modelleri, doğru şekilde kullanıldığında faydalı olabilirler. Ancak, bu modellerin olası risklerini anlamak ve önlemek için etik ve yasal konuların dikkate alınması gerekmektedir.

    ChatGPT İnsanların İşlerini Elinden Alabilir mi ?

    chatgpt

    ChatGPT gibi yapay zeka modelleri, birçok sektörde insanların yerini alabilir veya onları tamamlayabilir. Bununla birlikte, bazı sektörlerde, ChatGPT gibi yapay zeka modelleri insanların yerini tamamen almaya daha yatkındır.

    1. Müşteri Hizmetleri: ChatGPT, müşteri hizmetleri alanında oldukça popüler hale gelmiştir. Müşterilerin sorularına hızlı ve doğru yanıtlar vererek, müşteri memnuniyeti ve satışları artırabilir.
    2. E-ticaret: ChatGPT, e-ticaret sektöründe de kullanılabilir. ChatGPT, alışveriş yapanlara ürünler hakkında bilgi vererek, onlara önerilerde bulunarak veya satın alma işlemlerinde yardımcı olarak işlem sürecini hızlandırabilir.
    3. Sağlık Hizmetleri: ChatGPT, sağlık hizmetleri sektöründe de kullanılabilir. ChatGPT, hastaların semptomları hakkında bilgi vererek, doğru teşhisler yapmaya yardımcı olabilir veya ilaç ve tedavi önerilerinde bulunabilir.
    4. Finans: ChatGPT, finans sektöründe de kullanılabilir. ChatGPT, müşterilerin finansal sorularına yanıt vererek, finansal planlama önerilerinde bulunabilir veya yatırım tavsiyeleri sunabilir.
    5. Eğitim: ChatGPT, eğitim sektöründe de kullanılabilir. ChatGPT, öğrencilerin sorularına yanıt vererek veya ödevlerine yardımcı olarak öğretmenlerin iş yükünü azaltabilir.
    6. Yazarlık ve Editörlük: ChatGPT, yazarlık ve editörlük sektöründe de kullanılabilir. ChatGPT, yazılar yazabilir veya mevcut yazıları düzeltebilir.

    Bu sadece birkaç örnek, ChatGPT gibi yapay zeka modelleri birçok farklı sektörde kullanılabilir. Ancak, bu modellerin doğru bir şekilde eğitilmesi ve kullanılması gerektiği unutulmamalıdır.

    ChatGPT Nasıl Kullanılır ?

    ChatGPT’ye giriş yapmak için birkaç farklı yol vardır. İşte ChatGPT’ye giriş yapmak için bazı yöntemler:

    1. OpenAl Web: https://openai.com/blog/chatgpt linke tıklayarak OpenAl kendi sitesi üzerinden, üyelik işlemleri tamamlandıktan sonra ChatGPT ile sohbet başlatılabilir.
    2. OpenAI API: OpenAI, ChatGPT’ye erişim sağlamak için bir API sağlar. Bu API’yi kullanarak, kullanıcılar kendi uygulamalarında ChatGPT’yi kullanabilirler. OpenAI API, kullanıcılara farklı planlar sunar ve kullanıcıların ihtiyaçlarına göre özelleştirilebilir.
    3. OpenAI Playground: OpenAI Playground, kullanıcıların ChatGPT ile etkileşim kurmalarını sağlar. Kullanıcılar, web tabanlı bir arayüz kullanarak ChatGPT ile sohbet edebilirler. OpenAI Playground, kullanıcılara ChatGPT’yi denemeleri için bir fırsat sunar ve ChatGPT’nin ne kadar etkileyici olduğunu gösterir.
    4. Özel Modeller: Bazı şirketler, ChatGPT’ye erişmek için özel modeller geliştirirler. Bu modeller, özel amaçlar için eğitilir ve kullanıcılara belirli bir endüstri veya işlev için optimize edilmiş ChatGPT’ler sunar.
    5. Üçüncü Taraf Arayüzleri: Bazı üçüncü taraf arayüzleri, kullanıcıların ChatGPT ile etkileşim kurmalarını sağlar. Örneğin, bir chatbot şirketi, ChatGPT’yi kullanarak müşteri hizmetleri chatbotlarını geliştirebilir. Kullanıcılar, bu chatbotlarla etkileşime geçerek ChatGPT ile sohbet edebilirler.

    ChatGPT’ye erişmek için bu yöntemlerden herhangi biri kullanılabilir. Kullanıcılar, ihtiyaçlarına ve becerilerine göre farklı bir yöntem seçebilirler. Örneğin, geliştiriciler OpenAI API’yi kullanarak ChatGPT’yi özelleştirebilirler. Diğer kullanıcılar ise OpenAI Playground veya üçüncü taraf arayüzlerini kullanarak ChatGPT ile sohbet edebilirler.

  • Yapay Zeka Nedir ? Günlük Hayattaki Kullanım Alanları Nelerdir ?

    Yapay Zeka Nedir ? Günlük Hayattaki Kullanım Alanları Nelerdir ?

    YAPAY ZEKA NEDİR ? GÜNLÜK HAYATTAKİ KULLANIM ALANLARI NELERDİR ?

    Yapay zeka (AI), “geleceğin teknolojisini tanımlayan” olarak kısaca özetlenebilir, ancak söz konusu teknoloji tam olarak nedir ve hâlihazırda hayatlarımızı nasıl etkiliyor ? Gelin beraber inceleyelim.


    yapay-zeka-4

    Yapay Zeka Nedir ?

    Yapay zeka, bir makinenin muhakeme, öğrenme, planlama ve yaratıcılık gibi insan benzeri becerileri sergileme yeteneğidir. Teknik sistemlerin çevrelerini algılamasına, algıladıkları ile başa çıkmasına, sorunları çözmesine ve belirli bir hedefe ulaşmak için hareket etmesine olanak tanır. Bilgisayar, önceden hazırlanmış veya kamera gibi kendi sensörleri aracılığıyla toplanmış verileri alır – işler ve yanıt verir. AI sistemleri, önceki eylemlerin etkilerini analiz ederek ve özerk olarak çalışarak davranışlarını belirli bir dereceye kadar uyarlama yeteneğine sahiptir.

    Yapay Zeka Neden Önemlidir ?

    Bazı AI teknolojileri 50 yıldan fazla bir süredir piyasada, ancak bilgi işlem gücündeki gelişmeler, muazzam miktarda verinin kullanılabilirliği ve yeni algoritmalar sayesinde, yapay zeka son yıllarda atılımlar içerisinde bulunuyor. Yapay zeka, toplumun dijital dönüşümünün merkezi olarak görülüyor. Gelecekteki uygulamaların muazzam değişiklikler getirmesi bekleniyor, ancak yapay zeka zaten günlük yaşamlarımızda epey mevcut durumda. Peki bu söz konusu yapay zeka çeşitleri nelerdir ve hangi günlük alanlarda kullanılıyor, gelin bir göz atalım.

    Yapay Zeka Çeşitleri Nelerdir ?

    Yapay zeka çeşitlerini yazılımsal ve fiziksel olmak üzere iki farklı kategoride inceleyebiliriz. Yazılımsal çeşitlerine örnek olarak; sanal asistanlar, görüntü analiz yazılımları, arama motorları ve konuşma ve yüz tanıma sistemleri verilebilir. Fiziksel yapıda çalışan sistemleri için; robotlar, otonom arabalar ve insansız hava araçları gibi örnekler verilebilir.


    Yapay Zeka Alanları Nelerdir? Günlük Hayatta Hangi Alanlarda Kullanılır ?

    Teknoloji sayesinde hayatımıza girmiş birçok servis veya hizmet aslında AI tabanlı sistemler sayesinde işletiliyor. Karşınızda AI destekli olduğunu fark edilmemiş olabilecek bazı uygulamalar ve günlük alanlar:

    Online Alışveriş ve Reklamlar

    Yapay zeka, örneğin önceki aramalarına ve satın alımlarına veya diğer online davranışlarına dayalı olarak insanlara kişiselleştirilmiş öneriler sağlamak için yaygın olarak kullanılmaktadır. Ticaret konusunda ürünleri optimize etmek, envanteri planlamak, lojistik vb. gibi alanlar açısından çok önemlidir.

    İnternet Aramaları

    Arama motorları, alakalı arama sonuçları sağlamak için kullanıcıları tarafından sağlanan geniş veri girişlerinden öğrenirler.

    Dijital Kişisel Asistanlar

    Akıllı telefonlar, mümkün olduğunca alakalı ve kişiselleştirilmiş hizmetler sağlamak için AI teknolojisini kullanır. Soruları yanıtlayan, öneriler sunan ve günlük rutinlerin düzenlenmesine yardımcı olan sanal asistanlar günümüzde çoğu akıllı cihazlarda yerini almış durumda.

    Makine Çevirileri


    Yazılı veya sözlü metne dayalı dil çeviri yazılımı, çevirileri sağlamak ve iyileştirmek için yapay zekaya güvenir. Bu, otomatik altyazı gibi işlevler için de geçerlidir.

    Akıllı Evler, Şehirler Ve Altyapılar

    Akıllı termostatlar, enerji tasarrufu yapma davranışımızdan öğrenirken, akıllı şehirlerin geliştiricileri, bağlantıları iyileştirmek ve trafik sıkışıklıklarını azaltmak için trafik yoğunlukları gibi konularda çalışmalar yapıyor.

    Arabalar

    Otonom araçlar henüz standart olmasa da, otomobiller zaten AI destekli güvenlik işlevlerini kullanıyor. Örnek vermek gerekirse Avrupa Birliği, olası tehlikeli durumları ve kazaları tespit eden otomatik sensörler olan VI-DAS’ın (Vision Inspired Driver Assistance Systems) finanse edilmesine yardım etti. Herhangi bir yere seyahat ederken muhtemelen çoğu kişi tarafından kullanılan navigasyon sistemleri de büyük ölçüde AI desteklidir.

    Siber Güvenlik

    Yapay zeka sistemleri, sürekli veri girişine dayalı olarak siber saldırıları ve diğer siber tehditleri tanımaya ve bunlarla mücadele etmeye ve saldırıları geriye doğru takip etmeye yardımcı olabilir.

    Covid-19’a Karşı Yapay Zeka

    Covid-19 durumunda yapay zeka sistemleri, havalimanlarında ve başka yerlerde termal görüntülemede kullanılmıştır. Ayrıca hastalığın yayılmasını izlemek için veri sağlamak için de kullanılmıştır. Tıpta bilgisayarlı tomografi sayesinde akciğer taramalarından enfeksiyonun tanınması konusunda yardımcı olabilir.

    Dezenformasyonla Mücadele

    Bazı AI uygulamaları, sosyal medya bilgilerini araştırarak, sansasyonel veya endişe verici kelimeleri arayarak ve hangi online kaynakların yetkili kabul edildiğini belirleyerek sahte haberleri ve dezenformasyonu tespit edebilir.

    Sağlık, Gıda, İmalat ve Kamu Yönetimi Sektörlerinde Nasıl Kullanılır ?

    Sağlık

    Araştırmacılar, büyük miktarlarda sağlık verilerini analiz etmek ve tıpta yeni keşiflere yol açabilecek kalıpları ve bireysel teşhisleri iyileştirmenin yollarını keşfetmek için yapay zekanın nasıl kullanılacağını araştırıyorlar. Örneğin, araştırmacılar, acil durum çağrılarını yanıtlamak için, çağrı sırasında bir kalp durmasını tıbbi memurlardan daha hızlı ve daha sık tanımayı vaat eden bir program geliştirdiler. Başka bir örnekte, Avrupa Birliği’nin ortak finanse ettiği KConnect programı, insanların mevcut en alakalı tıbbi bilgileri bulmasına yardımcı olan çok dilli metin ve arama hizmetleri geliştiriyor.

    Ulaşım

    Ulaşım sektöründe yapay zeka, tekerlek sürtünmesini en aza indirerek, hızı en üst düzeye çıkararak ve otonom sürüşü etkinleştirerek demiryolu trafiğinin güvenliğini, hızını ve verimliliğini artırabilir.

    İmalat

    AI, üretimde robotlar kullanarak, satış yollarını optimize ederek veya akıllı fabrikalardaki bakım ve arızaları zamanında tahmin ederek ​​üreticilerin daha verimli yardımcı olabilir. Örnek olarak, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen bir araştırma projesi olan SatisFactory, akıllı fabrikalarda iş memnuniyetini artırmak için işbirliğine dayalı ve artırılmış gerçeklik sistemlerini kullanıyor.

    Gıda Ve Tarım

    AI, sürdürülebilir bir gıda sistemi oluşturmada kullanılabilir. Gübre, böcek ilacı ve sulama kullanımını en aza indirerek daha sağlıklı gıda sağlayabilir, üretkenliğe yardımcı olur ve çevresel etkiyi azaltır. Örneğin robotlar yabani otları temizleyerek herbisit kullanımını azaltabilir. Avrupa’da birçok çiftlik, hayvanlarının hareketini, sıcaklığını ve yem tüketimini izlemek için halihazırda bu tarz sistemlerinden faydalanıyor.

    Kamu Yönetimi Ve Hizmetleri

    AI teknolojileri, çok çeşitli veriler ve örüntü tanıma kullanarak, doğal afetler için erken uyarılar sağlayabilir ve sonuçların verimli bir şekilde hazırlanmasına ve hafifletilmesine izin verebilir.

     

    Gördüğü gibi; teknolojinin hızına yetişemediği bu zamanlar, yapay zeka biz farkında olmadan bile hayatımızın önemli noktalarında hizmete sunulmuş durumda. Şüphesiz ilerleyen yıllarda faaliyet alanlarına ve online hizmetlere birçok yeni teknoloji ürünü eklenecektir.


    Dall-E Nedir ?


    Twitter Adresimiz İçin Tıklayın


    Facebook Adresimiz İçin Tıklayın

  • Monster Abra A5 V19.3 İnceleme

    Monster Abra A5 V19.3 İnceleme

    Oyuncular için en güçlü Notebook seçeneklerinden biri olan Monster markasının Notebook’u olan yeni oyun canavarı ABRA A5 V19.3 için bir inceleme yazısı hazırladık.

    Son 10 yıl içerisinde oyuncuların yakından tanıdığı Monster markasının yeni bir oyun canavarı var. “Canavar” denildiğinde zaten bu laptop’ın bir Monster Notebook olduğunu anlamak bilgisayar oyunları oynama konusuna yakından ilgi gösterenler için çok da zor değil. “Oyun Bilgisayarı” dendiğinde akla gelen ilk marka olan Monster, bugüne kadar özellikle çok sayıda öğrencinin tercih etmesine sebep oldu ve bunu özellikle fiyat / performans modelleri sunarak yaptı.

    Üst seviye performans üreten dizüstü bilgisayarları rakiplerine nazaran daha uygun fiyattan satışını yapan Monster Notebook, satış sonrası desteğiyle de kullanıcılar tarafından bugüne kadar tam not almayı başardı. Ancak sadece oyun oynamayı seven öğrencilerden değil; bunun yanında profesyonel gamerlar, mimarlar, mühendisler, tasarımcılar ve pek tabii ki günlük kullanımda oldukça güçlü bir bilgisayarı elinin altında bulundurmak isteyenler de marka karşı olumlu notlar veriyor. Bu yazımızda yakından incelemesini okuyacağımız model, Monster Notebookun en yeni dizüstü bilgisayarlarından biri olan; Monster Abra A5 V19.3.

    Tulpar A Series A5 V19.3 RTX 3050Ti

    ÖZET

    İncelemeye geçmeden önce Monster Abra A5 V19,3 için özet değerlendirmede yapalım. Monster Abra A5 V19.3’ün genel hatlarıyla fazlasıyla başarılı bir notebook olduğunu rahatlıkla söylenebilir. Sahip olduğu donanım bileşenleri sayesinde ortaya gerçekten de şahane performans sonuçları elde ediliyor. Gerek oyun tarafında tercih edilebilir, gerek profesyonel kullanımlar için satın alınabilir güçlü bir model dizaynı olmuş. Bu arada her Monster Notebook modeli gibi bu cihazın da yanında Monster sırt çantası hediye olarak veriliyor. Ayrıca ömür boyu ücretsiz bakım garantisi de bulunuyor. Yine satın almadan önce Dijital Mağaza üzerinden müşteri temsilcisiyle online olarak iletişime geçilbiliyor ve cihaz hakkında detaylı bilgi almak mümkün oluyor.

    Monster markasının bu modeli gerçekten de üst seviye özelliklere sahip bir model ve yine benzer donanım bileşenlerine sahip rakiplerine kıyasla uygun fiyat etiketiyle satışa sunuluyor. Önemli ve dikkat çekici özellikleri var; NVIDIA GeForce RTX 3050 Ti ekran kartı, 15.6” boyutunda 144Hz tazeleme hızına sahip ekranı, Intel’in 12’inci nesil işlemci ailesinden tam 14 çekirdekli Core i7-12700H işlemcisi ve dahası ile bileşimi yapılmış. Donanımda yer alana bileşenlerin incelemesi ve bilgilendirmelerin hepsi sırasıyla yazımızda bulunacak.

    Monster Abra A5 V19.3 nasıl bir notebook ?

    Tulpar A Series A5 V19.3

    Monster Abra A5 V19.3’te NVIDIA GeForce RTX 3050 Ti Max-Performance ekran kartı ekran kartı kullanımı için tercih etmiş. 4GB GDDR6 belleklerden güç alan bu ekran kartı, 128-bit bellek arayüzü genişliği bulunuyor. NVIDIA’nın Ampere mimarisinin eseri olan bu ekran kartı özellikle oyunlardan oldukça üst seviye performans beklentisi içinde olan kullanıcıların arayacağı bir model haline getirirken, sadece bununla da sınırlı kalınmıyor. Bu kartın pek çok alanda avantajları bulunuyor.

    NVIDIA’nın yeni RTX ekran kartları, içerisinde yer alan RT çekirdekleri sayesinde rakipsiz bir ışın izleme performansına ulaşıyor. RTX ile güncel hayata giriş yapan ışın izleme tekniği, oyunlarda fotorealistik grafikler için en önemli öğeler olan ışık, global aydınlatma, ışık saçan dokular ve gölge, yansıma ve çevresel perdeleme gibi ışığın hareketleri sonucu ortaya çıkan efektler gerçeğe çok daha yakın bir düzeyde oyun dünyası içerisinde oluşturulan sanal ışınlar izleme ile hesaplanıyor.

    Yani ışık ve ışık kaynaklı efektler simüle edilmiş oluyor ve ortaya standart metotlara göre çok daha gerçekçi gölgeler, çok daha gerçekçi yansımalar, çok daha gerçekçi bir aydınlatma – özetle çok daha gerçekçi grafikler ortaya çıkıyor. Yani daha önce oynanan oyunlar bu RTX ekran kartlarının ışın izleme tekniği performans ile çok daha gerçekçi hale geliyor.

    RTX ekran kartlarında bulunan bir diğer avantaj da DLSS. GeForce RTX ekran kartları içerisinde yer alan tensör çekirdekleri aracılığı ile oyun performansını artıran DLSS hayata geçiyor. DLSS NVIDIA’nın yaratmış olduğu bir yapay zekâ algoritması.

    Kısaca, NVIDIA RTX ekran kartları üzerinde yer alan tensör çekirdekleri sayesinde oyun daha düşük bir çözünürlükte hesaplanıp ekran çözünürlüğüne yükseltme görevini başarı ile yapıyor. Örnek olarak 4K çözünürlükteki bir monitörde oyun oynanıyor ise, DLSS’i performans modunda etkinleştirilmesi sayesinde oyun motoru oyun hesaplamalarını sanki çözünürlüğü 1080p olarak seçilmiş gibi yapıyor ama DLSS aradaki eksik pikselleri yapay zekâ algoritması ile hesaplayıp oynanan oyunu yine de 4K’da görünmesini sağlıyor. Bu sayede kimi zaman FPS değeri olarak 2 kata kadar bir performans artışı yakalanmış oluyor. Bu modern zamanlar içerisinde var olan gerçekten şahane bir yöntem.

    Tulpar A Series A5 V19.3 Left

    Tüm bunların yanı sıra RTX ekran kartları, içerisinde yer alan tensör çekirdeklerin varlığı sayesinde yapay zekâ işlemlerini hızlanması sağlanabiliyor. Bu sayede öğrenciler, uzaktan eğitim veya grup çalışmaları için sanal ortamda toplantı gibi aktiviteler için yapay zeka destekli gürültü giderme ve yapay arka plan gibi özelliklere sahip NVIDIA Broadcast’ten performansı ile güzel deneyimler yaşayabiliyor. Ayrıca öğrenciler, yapay zeka destekli uygulamalar ve GPU hızlandırması aracılığı ile okul için hazırlanan projeler daha hızlı bir şekilde bitirilebilir.

    Tabii ki bu özelliklerden oyunlarda da oldukça fayda sağlanabiliyor. Özellikle sanal arka plan oluşturma, otomatik çerçeveleme ve mikrofonda parazitlenmeyi önleme tekniği oyun oynama sırasında çeşitli platformlarda yayın yapanların fazlasıyla işine yarayan özellikler.

    Monster Abra A5 V19.3’te, Intel’in 12’inci nesil Alder Lake işlemci ailesinden Core i7-12700H işlemci kullanımı yapılıyor. 14 fiziksel çekirdek ve 20 izlekten oluşturulan bu işlemci, verimlilik odaklı ve performans odaklı çekirdekleriyle yüksek frekans değerlerine ulaşabiliyor. İşlemcinin verimlilik odaklı çekirdekleri çalıştığında 3.50 GHz frekansa erişilebiliyor.

    Yük altında devreye giren performans odaklı çekirdekler frekans değerleri ise 4.7 GHz bandına ulaşabililiyor. 10nm SuperFin fabrikasyon sürecinin sonucu olan bu işlemci sayesinde Monster Abra A5 V19.3 sadece bir oyun bilgisayarı olarak tanımlanmakla yetinmiyor, aynı zamanda bir notebook’tan yüksek performans bekleyen profesyonellere de hitap ediyor.

    Monster Abra A5 V19.3’te 8 GB DDR4 bellek kullanımı tercih ediliyor. 3200MHz frekansta çalışan bu RAM kapasitini elbette satın alım aşamasında artırılabiliyor. Monster Notebook’un ürün sayfasında pek çok konfigürasyon öğesini satın alım aşamasında değiştirilmesi mümkün olmaktadır.

    Yine bu modelde depolama birimi olarak da 500 GB kapasitesine M.2 SSD kullanılmış. Bu diskin de performansı bir hayli yüksek. Yaptığımız CrystalDiskMark testinde 2480 MB/s sıralı okuma, 1960 MB/s sıralı yazma performansı üretebildiğini gördük ki bunlar da fazlasıyla yüksek değerler.

    Monster Abra A5 V19.3’ün ekranı 15.6 inç boyutunda. Full HD çözünürlük üreten bu ekran 144Hz tazeleme hızı eşlik ediyor. Bunun anlamı, notebook’ta bulunan RTX 3050 Ti ekran kartının oyunlarda üreteceği fps değeri, bu ekranla senkronize olabilmesi ve bu sayede oyunlarda kare atlamaları görmüyor olması, bununla birlikte oyun içinde ekran yırtılmaları ile karşılaşılmıyor. Gayet akıcı bir oyun deneyimine ulaşılması sağlanıyor.

    Oyun tarafında Monster Abra A5 V19.3’ün oynanabilecek oyun yelpazesi oldukça geniş. Zira ekran kartı olarak RTX 3050 Ti, işlemci olarak da Core i7-12700H işlemci olması sayesinde, bu notebook’ta oynanmayacak oyun yok. Zaten Monster Notebook’un satış sloganı ve iddiası da bu şekilde: “Oynayamayadığınız oyun olursa, paranız ilade,”

    Monster Abra A5 V19.3 elimizde olduğu süre boyunca pek çok oyunda değerlendirme şansı bulunan kullanıcıların yüksek memnuniyet geri dönüşü yaptı. Denemesi yapılan oyunlar arasında özellikle RTX ve DLSS performansıyla öne çıkan oyunlardan Minecraft, Spider-Man Remastered, Valorant ve Apex Legends’ta yer alıyor ve sonuçlar için fazlasıyla etkileyici yorumları aktarılıyor.

    laptop’ın sentetik testlerdeki başarısı sonuçlarıda yayınlanmış durumda. Bu da pek çok noktada ölçümlendi. PCMark 10’da Essentials kısmında 9 bin 856 puan toplayan notebook, Productivity testinde de tam 9 bin 839 puan almayı başardı.

    Tulpar A Series A5 V19.3 Right

    İşlemci özelinde bir test olan Cinebench R23’e yapıldığında burada da tek çekirdek skoruyla 1797 puan, çoklu çekirdek performansıyla ise 13 bin 803 puan kazanan Monster Abra A5 V19.3, böylece işlem hacmiyle ne kadar başarılı olduğunu kanıtlamış oluyor.

    3DMark testi sonuçlarına bakıldığında, burada da TimeSpy testinden 6 bin 902 puan toplayan Abra A5 V19.3, Fire Strike testinde 14 bin 764 puan ve Night Raid testinden de 46 bin 591 puan almayı başardı.

    Bu özelliklerin dışında Monster Abra A5 V19.3 oldukça serin çalışan bir notebook. Bunun için bilgisayarın sağ ve sol yanlarında olduğu gibi arka tarafına da havalandırma mazgalları eklenmiş. Böylece 4 yandan hava çıkışı yapılabiliyor. Bu sayede sıcak hava hızlıca dışarıya atılıyor ve iç yüzey en hızlı şekilde soğutabiliyor.

    Control Center uygulamasından notebook’un çalışma modlarını değiştirebilmesi sayesinde ve fanları tam kapasitede çalıştırabilmek mümkün oluyor. Eğer işlem gücü düşük uygulamalar çalıştıracaksanız, notebook’u ofis modunda, eğer yüksek performans ile çalışması isteniyorsa Turbo modunda çalıştırılması öneriliyor. Böylece çalışma şekline uygun performans elde edilebiliyor.

    Laptop’ın diğer detaylarına bakıldığında, yine her Monster Notebook’ta karşılaşıldığı gibi ideal bölümlere yer verildiği görülüyor. Bu modelde RGB tek bölge aydınlatması olan geniş bir klavye kullanılmış. Ekranın üzerine HD kamera konumlandırılmış. Arka kapakta yer alan Monster logosu ışıklandırmalı yapıda tasarlanmış ve geniş bağlantı seçenekleri ile Sound Blaster Cinema 6 Plus destekli hoparlörler de notebook etkileyici özellikleri arasına girmiş.

    Monster Abra A5 V19.3 için diğer eklenen özellikler ise; 2 adet USB 3.1 Gen 1 portu, 1 adet USB 3.1 Gen2 portu ve 1 adet de USB 3.1 Gen2 Type-C portu bulunuyor. Ayrıca HDMI 2.1 görüntü aktarım noktası ve Gigabit Ethernet portuna yer vermek de unutulmamış. Kablosuz bağlantı tarafında ise yine Wi-Fi 6 desteği ile Bluetooth 5.2 standardının kullanım tercihi  yapıldığı görülüyor.

  • Iphone Telefonlarında Bulunan Apple Kaza Alarmı Teknolojisi Nedir?

    Iphone Telefonlarında Bulunan Apple Kaza Alarmı Teknolojisi Nedir?

    Apple Kaza Alarmı Teknolojisi Nedir ?

    Apple Kaza Alarmı Nedir? Apple tarafından üretilen kullanıcıların kullandıkları cihazda bir
    çarpma hareketi algılandığın da ya da sensörün gerekli zaman aralıklarında cevap
    alamadığını fark ettiğinde ilgili kurum ve kuruluşlara ya da kullanıcının yakın çevresinde
    haber veren yeni nesil bir teknolojidir.

    Bu teknoloji sayesinde Apple yetkilileri kazaya yer yok sloganıyla bu teknolojilerini
    kamuoyuyla uzun süre önce paylaşmışlardı. Peki Apple kaza alarmı nasıl çalışır? Bu
    içeriğimizde bu ve benzeri iki farklı soruya cevap vereceğiz. Hazırsanız başlayalım.

    Apple Kaza Alarmı Nedir?

    Trafik kazası alarm sistemi; Önden çarpma, yandan çarpma, arkadan çarpma ve çarpma gibi
    sedan, minivan, SUV, pikap ve diğer binek araç türlerinin karıştığı ciddi trafik kazalarını tespit
    etmek için tasarlanmıştır.

    Ciddi bir trafik kazası algılandığında iPhone veya Apple Watch’unuzda bir alarm sesi duyulur
    ve bir uyarı görüntülenir.

    ● Ekranı göremiyorsanız iPhone’unuz ekranda beliren mesajı size yüksek sesle okur.
    ● Yanınızda sadece telefonunuz varsa, telefonunuzun ekranında acil servisleri
    arayabileceğiniz bir acil arama kaydırıcısı görünecektir.
    ● Apple Watch’unuz yardıma ihtiyacınız olduğunu anlamanız için bir ses çıkartır.
    Akabinde saatiniz ile bileğinize dokunur.
    ● Bunların yanı sıra ekran aracılığıyla sizinle konuşmaya çalışır.
    ● Yalnızca saatiniz varsa, ekranda bir acil arama kaydırıcısı görünür. Saat yerine bir
    telefonunuz varsa veya bir Wi-Fi ağına bağlıysa acil servisleri arayabilir.
    ● Cevap veremezseniz, cihazınız 20 saniye bekledikten hemen sonra acil servisleri
    arayacaktır. Bir acil durum kişisi eklerseniz, cihazınız konumunuzu paylaşmak ve
    ciddi bir araba kazası geçirdiğinizi bildirmek için bir mesaj gönderir.

    Gördüğünüz gibi tüm bu teknikler sahip olduğunuz ya da yanınızda bulunan herhangi bir
    Apple cihazınızın kullanılarak sizinle iletişime geçmeye çalışması ile alakalıdır.

    Son derece teknik ve sorunsuz çalışan bu sistem siz onunla iletişime geçmeseniz dahi size
    yardım etmeye odaklanmıştır. Peki bir kaza geçirdiğinizi var sayalım. Sırasıyla yaşanacak
    olaylar silsilesi nasıl ilerler?

    Bu konuda bilgi sahibi olmanız sizlere kaza anında oldukça yardımcı olacaktır. Dilerseniz
    gelin kaza sırasında yaşayacağınız olayları sırasıyla maddeleyelim.

    Trafik Kazasından Sonra iPhone’unuz veya Apple Watch’unuz Sayesinde Yaşanacak Olaylar

    Bu sistem iki türlü çalışmaktadır. Birinci türü sizin Apple sistemlerini kullanarak kendinizin
    yardım talep etmesi üzerine odaklıdır. Diğer bir tür ise hareket edemeyecek ya da ciddi trafik
    kazalarında Apple sistemlerinin sizlere yardım etmesi üzerine odaklıdır. Bu başlık altında
    tepkisiz kaldığınız trafik kazaları durumunda yaşanacak olaylar detaylandırılacaktır.

    • İlk 10 saniyeden sonra arama başlatmadıysanız veya uyarıyı iptal etmediyseniz,
      cihazınızda ikinci bir 10 dakikalık geri sayım başlar. Bu hesaplama sırasında
      cihazınız dikkatinizi çekmek için yüksek sesler çıkaracaktır.
    • iPhone’unuz şiddetle titrer ve Apple Watch’unuz bileğinize dokunur.
    • Hala cevap vermediyseniz, geri sayım durduğunda cihaz acil servisleri arar.
    • Cihazınız bu otomatik aramayı yaptığında, acil durum müdahale ekiplerine tekrar
      tekrar bir sesli mesaj çalar ve aynı mesaj hoparlörünüzden yüksek sesle çalınır. Bu
      mesaj, acil durum servislerine Apple cihazınızın ciddi bir trafik kazası algıladığını ve
      yanıt vermediğinizi bildirir. Gönderi, enlem ve boylam koordinatlarınızı ve arama yarı
      çapınızı paylaşır.
    • Mesajlarınız, ülkemizin ana dilinde yayınlanır ve her beş dakikada bir tekrarlanır. İlk
      seferden sonra, arama sırasında siz veya yanınızdaki kişinin kurtarıcılarla
      konuşabilmesi için ses kısılır. Dilerseniz yazılı mesajı duraklatabilirsiniz.


    Gördüğünüz gibi sistem tamamen bütün olumsuz durumlara rağmen yardım çağırma
    bilmenize yardımcı olabilecek şekilde kurgulanmış durumda. Fakat bu durum insan
    hayatında çok sık karşılaşılabilen olaylar silsilesine dahil değil.

    Bunun yanında bu durum çok nadir yaşanıyor olsa da bu sensörler sürekli çalışmaya devam
    etmektedir. Bu da bazı insanların aslında gizlilik noktasında olumsuz endişelere kapılmasına
    neden olabiliyor Peki bir Apple kullanıcısıysanız bu Apple kaza sisteminin veri toplamasını
    durdurabilir misiniz?

    Tavsiye etmiyor olsakta tabii ki bu ayarları çok rahat kapatabilirsiniz. İşte Apple kaza
    sisteminin kaza algılama ve gizlilik sınırları içerisinde bilmeniz gerekenler.

    Trafik Kazası Algılama ve Gizlilik

    Cihazınızdan gelen sensör verileri, ciddi trafik kazalarını tespit etmek için kullanılır. Ciddi
    trafik kazalarını tespit etmek için kullanılan tüm sensör verileri, trafik kazası tespitini
    iyileştirmek için verilerinizi paylaşmayı kabul etmediğiniz sürece, bir kaza tespit edildiğinde
    cihazda işlenir ve silinir.

    Örneğin, iPhone’unuzun mikrofonu, acil bir durum olan yüksek ses düzeylerini algılamak için
    kullanılır. Trafik kazası tespitini iyileştirmek için verilerinizi paylaşmayı kabul ederseniz, sesli
    bildirimler Apple ile paylaşılır. Ham ses verileri, trafik kazası tespit hizmetleri veya iyileştirme
    amacıyla toplanmaz ve saklanmaz.

    iPhone veya Apple Watch’unuz ciddi bir trafik kazası algılar ve acil servislerle iletişime
    geçerse, cihazın konumunu enlem ve boylam koordinatları şeklinde paylaşır. Bu arama
    sırasında, konum servisleri etkin olsun ya da olmasın konumunuz paylaşılır.
    İçeriğimizin burada sonuna geldik. Bir sonraki içeriğimizde görüşmek üzere esen kalın…

  • Geleceğin Teknolojisi Hidrojenli Araba Nasıl Çalışır ?

    Geleceğin Teknolojisi Hidrojenli Araba Nasıl Çalışır ?

    Hidrojenli Araba
    Hidrojenli Araba NamX Huv

    Global rakamlar oldukça küçük olsa da hidrojenli araba segmentinin büyük bir hızla büyüdüğü gözlemleniyor.

    Sektörün önde gelen analiz şirketleri geleceğin elektrikli otomobillerde olduğuna dair açıklamalar her geçen gün kendini göstermekte. Zaten her sene pek çok markanın elektrikli otomobillere geçiş yapıyor olması da bu teorileri destekliyor. Fakat henüz elektrikli otomobiller kadar popüler olmasa da, çevreci araçların önemli bir kolu da hidrojenli otomobiller. Görünüşe göre bu tip modellere olan ilgi de günden güne hakkediği düzeye gelebilmek için artıyor.

    JATO Dynamics’in verilerine göre dünya çapındaki hidrojenli otomobil satışları 2021 yılında 15.500 adede ulaştı. Diğer yakıt tiplerine göre oldukça küçük olan bu rakam, aslında devasa bir büyümenin ön habercisi. 2020 yılına göre satışlarını yüzde 84 oranında artış gösteren hidrojenli otomobiller, pandemi öncesine göre ise yüzde 103 oranında artış gösterdi.

    Ne Kadar Süre “henüz keşfedilmemiş” statüsünde kalmaya devam edecek ?

    Sokaklarda hidrojenli otomobil görmek oldukça zor. 2011 yılından beri toplamda 41.700 adet satış gerçekleştiren modeller,milyar dolarlık sektör için çok küçük bir rakam olarak görünüyor. Özellikle araçların yüksek fiyatları ve altyapının yetersizliği, ulaşılan satış rakamlarının düşük seyretmesinin en büyük sebepleri arasında yer alıyor. Ayrıca kullanıcıların hidrojenli olarak alabileceği model seçenekleri henüz çok geniş değil.

    Hidrojenli otomobil çeşitleri o kadar kısıtlı ki, pazarın yüzde 98 sadece Hyundai Nexo ve Toyota Mirai’den oluşuyor. Pastanın geri kalan bölümünün büyük kısmı Honda Clarity tarafından ; geri kalanları da Renault, BMW ve Peugeot gibi markaların modelleri aralarında paylaşıyor.

    Fakat modellerin sayısı günden güne artacağına dair sinyaller artıyor. Örneğin BMW, yılın ilerleyen günlerinde yüzde 100 hidrojenle çalışan X5’leri test etmeye başlayacak. Kia’nın 2028 yılında hidrojenli bir ürün gamına sahip olması beklentiler arasında yer alıyor. Volkswagen Grubu ise bu segmente Audi ile birlikte giriş yapacak. Daimler ve Volvo Trucks da nakliye dünyasını hidrojenin gücüyle değiştirmek istediği biliniyor.

    Lider Ülke Güney Kore

    Çeşitli markaların hazırlamış olduğu hidrojenli otomobil projeleri gerçekleşene kadar Güney Kore hidrojenin başkenti olarak kalmaya devam edecek gibi. Konu hidrojenli modeller olduğunda Güney Kore, ABD ve Çin gibi devasa pazarların önüne geçiyor.

    Ülkedeki yoğun satışın arkasında ise Hyundai ve onun yoğun altyapı çalışmaları bulunuyor. Pazarın yüzde 55’ini oluşturan Güney Kore, dünyanın en çok satan hidrojenli arabası Hyundai Nexo’ya da üretim merkezi olarak ön plana çıkıyor. Nexo satışlarının yüzde 92’si de Kore sınırları içerisinde yapılmış.

    Yeni nesil üretim tasarımı ile birlikte satışlarını yüzde 257 oranında artıran Toyata Mirai’yi de Güney kore markasının en büyük rakibi durumda. Mirai’nin satış için hedeflediği ana pazarı ABD olurken, ikinci sırada kendi ülkesi Japonya bulunuyor.

    Hidrojenli Araba Nasıl Çalışır ?

    Hidrojenli Araba Basit Çalışma Prensibi
    Hidrojenli Araba Basit Çalışma Prensibi

    Hidrojenle çalışan araçlar elektrikli araçlardan önce geleceğin teknolojisi olarak lansmanları yapılıyordu. Elon Musk’a göre, hidrojenle çalışan arabalar “aptalca bir fikir”di ve bu açıklaması ile Tesla markası ile farklı yol almayı tercih etti., Honda Clarity gibi nadir modeller, Kaliforniya’da kiralanabiliyor ve bu teknolojik alt yapı ile üretimi yapılıyor. Honda’nın şirket kar hedeflerine ek olarak, Toyota’nın Mirai ve Hyundai’nin de hidrojenle çalışan Tucson / ix35 adı verilen modelleri de bulunuyor. Peki hidrojenli arabalar nasıl çalışır?

    Hidrojenle çalışan araçların gücü, hidrojeni elektrik enerjisine dönüştüren bir yakıt hücresinden temel alır. Son yıllarda hidrojen, havayı kirliliğine 0 sebep olduğu için 21. yüzyılın yakıtı olarak kabul edildi. İlk yakıt hücresi mekanizması, 1960’larda bir yörünge uzay kapsülünde kullanılmak üzere General Electric tarafından geliştirildi. 1990’larda toplu taşımanın kullanımlarının artmasıyla, sistemin “kurulabilir ve kullanılabilir” olduğu kanıtlandı.

    Hidrojenli arabalar nasıl çalışır? sorusunun yanıtı için bu araçları incelenme yöntemine dönülecek olursa; önce yakıt hücrelerini anlamak için, onları bir tür pil mekanizması olduğu düşünülebilir. Tek fark, aküde yakıt olduğunda yakıt hücresine yakıt ikmali yapabilmesidir. Bir hidrojen yakıt hücresini doldurmak için kullanılan yakıtın yine hidrojen olduğu anılan isimden de anlaşılabilir. Motor, karbondioksit gibi zehirli gazlar üretimi gerçekleştirilmeden hidrojeni işlenmesi ile elektrik üretirken, egzoz gazı ise su buharı üretir.

    Hidrojenli Araba Yakıt Dolumu
    Hidrojenli Araba Yakıt Dolumu

    Bu hidrojenli arabaların, çevre dostu bir teknolojiye sahip olmasına rağmen ne yazık ki yüksek maliyet bu araçların üretiminin az sayıda olmasına neden oldu. Yakıt olarak hidrojeni kullanan araçlar içerisinde en yüksek fiyatlı Toyota Mirai ve 57.500 dolardan başlıyor. Elektrikli araçların gelişmesiyle birlikte otoriteler, hidrojenli otomobil teknolojisinin uzun süre kullanılmayacağına inanıyor.

    Yıllar içerisinde gösterilen çabalar sayesinde otomobil üreticileri heyecan verici yeni motor teknolojileri ürettiler. İlki benzinli-elektrikli hibrit araçlar ve şimdi Tesla Model S ve Nissan Leaf gibi çeşitli elektrikli araçlar yollarda kullanımları artmaya devam ediyor. Ancak, sürdürülebilir yakıt çözümleri aramak için elektrik tek çözüm gibi görünmüyor. Hidrojen aynı zamanda düşük maliyetli bir yenilenebilir enerji kaynağı olarak da kullanılmaktadır. Şu anda sadece iki hidrojenle çalışan araç bulunuyor, Hyundai ix35 yakıt hücresi ve Toyota Mirai, ancak gelecek yıllar içerisinde başka markalar da yollarda yerini alacak.

    Güç Su’dan geliyor

    İx35 yakıt hücresinin kaputun altında geleneksel bir motoru bulunmuyor, ancak adından da anlaşılacağı gibi bir yakıt hücresi bulunuyor. Bu, aracın yakıt deposundaki hidrojeni ve dış havadan oksijeni emiyor ve bir kimyasal reaksiyon oluşturuyor. Böylece araca güç sağlamak için elektrotlar üretimi yapılıyor. Bundan üretilen tek atık su maddesidir. Egzostan çıkan atığın sadece su buharı olması sıfır emisyon anlamına geliyor.

    Sessiz motor

    Elektrikli arabalarda olduğu gibi, hidrojenle çalışan arabalar da motor gürültüsü yoktur. Sürüş sırasında duyulan tüm sesler, lastiklerin üzerinden gelen normal asfalt sesleridir.

    Performans

    Hidrojenle çalışan bir arabaya sahip olmak ve onu kullanmak için ne tür tavizler verileceği merak edilen konular arasında yer alıyor. Performans, bu değerlendirme alanında olabilir, ancak emin olun, hayal kırıklığına uğratmıyor.

    Ayrıca bir pil bulunuyor

    Hidrojenli arabanın benzinle çalıştırılmasında, bir de akü bulunuyor. Bu akü işlevi, başlatma ve ilk hızlandırma gibi görevleri gerçekleştirmeyi içerir. Akü, kendini şarj etmek için frenleme yapılmalar sırasında üretilen kinetik enerjiyi kullanır.

    Devir saati yok

    Hidrojen arabalarında yanıcı motorlar ve geleneksel vites kutuları bulunmuyor. Arabaya binince, otomatik şanzımanın görünümü fark ediliyor. Ancak hidrojenle çalışan arabanın vitesleri bulunmuyor. Ekranda yalnızca bir güç çubuğu eklenmiş. Gaza ne kadar çok basılırsa, o kadar yüksek hıza çıkılıyor ve bir sonraki güç ölçeğine yükseliş sağlayabiliyor.

  • Huawei MatePad Pro 12.6 İncelemesi

    Huawei MatePad Pro 12.6 İncelemesi

    Huawei matepad pro 12.6

    Huawei’nin yeni profesyonel düzeyde özellikleri bir arada sunan yenilikçi tableti MatePad Pro 12.6 (2022)’yi detaylı inceleme yazısı hazırladık.

    Bu yazımıda profesyonel düzeyde üretkenlik isteyenlere hitap eden güzel bir cihazı yakından incelemesine yer verilmiştir. Bu bölümde Huawei MatePad Pro 12.6 (2022) modeli inceleme yazısı buluyor.

    Öncelikle ne kadar üretken olduğu bilgisi öncelikle verilmesi gereken bilgilerden biri. Yani bir tabletten kullanıcıların, yüksek beklentilerini karşılayabilecek kadar iyi bir tablet olarak karşımıza çıkıyor. Eğer sadece telefonda yaptığınız şeyleri daha geniş ekranda yapmak, bir şeyler izlemek, oyun oynamak gibi şeyler için bir tablet aranıyorsa, bunu yapan düzinelerce tableti piyasada bulabilir. Bu tablet ise çok daha fazlasını yapabilmesine olanak sağlayan bir cihaz. Geniş yazılım desteği, sahip olduğu donanım bileşenleriyle bütünleştirmesi ve klavye – kalem gibi seçenekleri ile sadece bir tabletten daha ötesi fonksiyonları gerçekleştirme vaadinde bulunuyor.

    Huawei’nin farklı boyut ve özelliklerde pek çok tableti üretimi bulunuyor. MatePad Pro 12.6 (2022) ise yeni bileşenler, yenilenmiş bir işletim sistemi ve daha yüksek performans beklentisine sahip olanlar için geliştirilmiş bir tablet. Ayrıca genişletilmiş batarya sayesinde uzun da bir pil ömrü sağlıyor.

    MatePad Pro 12.6 (2022), oldukça geniş bir ekrana sahip durumda. 12.6 inç büyüklüğündeki bu Full View ekran, 2560×1600 piksel çözünürlükte 240 ppi piksel yoğunluğu seviyesiyle OLED panel deneyimini sağlıyor. Huawei nova 10 Pro ve nova 10 akıllı telefon modellerinde de OLED ekran vardı. OLED ekranın en önemli avantajı gerçek renk görme deneyimi sağlaması ve gerçek siyahları gösterebilme yeteneğine sahip olması. Bu ürünün ekranının OLED bulunması da bu tabletin özellikle tasarımcılar, fotoğrafçılar ve çizim yapanlar için uygun hale gelmesini sağlıyor. Ekranın Delta E seviyesi 1’in altında. Bu durum da renk hassasiyeti yüksek olan kişiler için önemli bir değer.

    1 milyarın üzerinde renk üretimi yeteneğine sahip ekranın kontrast oranı 1.000.000:1 değerinde ve parlaklık seviyesi de 600 nit ayarında. Görüntülediği renk derinliği DCI-P3 renk gamının tamamını kapsıyor, ayrıca 1 ms’den daha az tepki süresi bulunuyor. Ekran tazeleme hızı ise 120Hz. Böylece akıcı bir kullanım deneyimi sağlanabiliyor. Bu tazeleme hızı yine 60Hz’e ya da 120Hz ile 60Hz arasında dinamik şekilde ayarlayabilme seçeneğine sahip. Yine ekran adımında bulunan e-kitap modu göz yormama için geliştirilmiş. Yani uzun okulamalar yapıldığında tamamen ekranı siyah – beyaz moduna alabiliyor, ayrıca göz koruma modunu da ekran ayarları kısmından açabilme seçeneği bulunuyor.

    Gerçekten de bu yönleriyle ekran fazlasıyla başarılı bir tablo koyuyor ortaya. Sadece iş yapmak için değil, sırf göz zevki için bile bu ekranı almak isteyebilirsiniz. Özellikle çok fazla dizi – film tüketiyorsanız, bu anlamda da fazlasıyla memnun kalacaksınız kanaatindeyiz.

    Tabletin tasarım çizgisi de göz zevkini hitap eden cinsten. Oldukça ince ve hafif bir model. Yalnızca 6.47 mm kalınlığı ve 609 gram ağırlığına sahip. Bluetooth klavye aparatının da bulunduğu güzel bir kılıfın içinde taşınabiliyor.

    Huawei, bu tablete konumlandırdığı güçlü ekran ile tabletin iyi bir multimedya deneyimi yaşattığını gösterirken, hoparlörler de unutulmamış. Tabletin çevresinde dört bir yanında hoparlör ızgaraları yer alıyor; bu mazgalların altında 8 hoparlörlü bir ses sistemi bulunuyor. Yüksek ve düşük frekans bölme özelliğine sahip olan bu hoparlörler Huawei Histen 7.0 ses desteği bulunuyor ve oldukça iyi ses sağlayabiliyor. Yani hoparlörler, ekrana çok güzel bir eküri olmuş; özellikle film ve dizi izlemek büyük keyif veriyor.

    İç Tasarım

    MatePad Pro 12.6 (2022), güçlü teknolojik bileşenlere sahip. Huawei Kirin 9000E işlemciden güç alıyor. 8 GB RAM ve 256 GB depolama birimi de tablette bulunuyor. 802.11 ax Wi-Fi standardı, yani güncel Wi-Fi 6 desteği de unutulmamış. Buna Bluetooth 5.2 de dahil edilmiş.

    Bu bileşenler için tabletin iç yüzeyinde PC seviyesinde sıvı soğutma sistemi kullanılmış. Vapour Chamber ısı katmanı ile ekstra soğutma sistemi, 8 katmanlı 3 boyutlu ısı dağılım sistemi ve magnezyum alaşımı olan metal ile geniş alana yayılan ısı dağılımı sayesinde, bu klasmandaki rakip modellerle benzer ölçüde çalıştığında daha az ısınma becerisi gösteriyor olması tabletin performans adımındaki en büyük artıları arasında yer alıyor.

    Batarya tarafına bakıldığında, 10 bin 50 mAh kapasitesinde bataryanın bulunduğu bilgisine kavuşuyoruz. Bu batarya kapasitesi özellikle önceki modele göre bir hayli geliştirilmiş. Böylece bu tablet ile 14 saate kadar Full HD video oynatabilmesi ve ofis uygulamalarını 7 saat çalıştırabilme kabiliyetini sunuyor. Günlük kullanımda şarja ihtiyaç duyulmuyor. Şarj edilmesi gerektiğinde ise kutu içeriğinde yer alan 40W gücünde SuperCharge şarj cihazı ile hızlı şarj yapılabiliyor. Böylece kısa sürede şarj edilebiliyor. Ayrıca tabletin 27W gücünde kablosuz SuperCharge ve 10W gücünde kablosuz ters şarj desteği sunduğu da verilen bilgiler arasında yer alıyor.

    Tabletin önde ve arkada yüksek özellikli kameralar konumlandırılmış. Önde 8 MP ön kamera yer alırken, arkada 13 MP ve 8 MP çift kamera kullanımına yer verilmiş. Buna ek olarak burada iTOF 3D kamera da tabletin özellikleri arasında yer alıyor. Ön kamera ile Huawei’nin laptoplarında olduğu gibi sanal arka plan oluşturulabiliyor, kameranın bakış düzeltme ve takip modundan faydalanmak mümkün. Arkada yer alan kameralarla da hem derinlik algılayıcı hem mesafe ölçümü yapılabilmesi mümkün hale geliyor. Böylece fotoğraf çekimlerinde olduğu gibi video kayıtlarında da ortaya güzel sonuçlar çıkıyor. Son olarak arka kamera ile 120 derecelik çekim yapılabildiği de verilen bilgiler arasında yer alıyor.

    MatePad Pro 12.6 (2022), gerçekten çok yönlü özellikleri olan bir tablet. Bu çok yönlü olma özelliğini donanım bileşenleriyle desteklediği gibi yazılım tarafıyla da gerçekleştirmiş görünüyor. Huawei, HarmonyOS işletim sistemini yarattığından bu yana sürekli olarak geliştiriyor. Bu tablette de işletim sistemini yeni sürümüne kavuşturmuş ve HarmonyOS 3 işletim sistemi ile kullanıma sunulmuş.

    HarmonyOS 3 işletim sistemi ile arayüz de yenilenmiş ve çok çeşitli özellikler eklenmiş. Yeni işletim sistemiyle  tablete Always-On-Display, yani ekran her zaman açık modu ilave edilmiş. Bu modu açtığınızda tıpkı akıllı telefonlarda bulunduğu gibi ekranda saat animasyonu yer alıyor ve gelen bildirimler bu ekranda görünüyor. Bu ekranın pil tüketimini en düşük seviyeye indirmek için ekranın tazeleme hızı otomatik olarak 30Hz’e düşüyor.

    Tablette, tıpkı Huawei’nin akıllı telefonlarında olduğu gibi Android uygulamaları sorun çıkarmadan çalışıyor. Huawei’nin Google uygulama marketine alternatif olarak geliştirdiği AppGallery üzerinden tüm popüler uygulamaları indirebilmek mümkün. AppGallery’de bulamadığınız uygulamaları ise Petal Search üzerinden kolaylıkla indirme ve yükleme yapılabiliyor. İster AppGallery, ister Petal Search’ün uygulama bölümünden Facebook, Instagram, Twitter, Netflix, Disney+, Spotify, Snapchat ve dahasını hemen arayıp yükleyip kullanmaya başlanabilir. AppGallery’de zaten seçenek tahmin edilebileceğinden çok daha fazla miktarda. Zengin bir uygulama ağı bulunmakta. Burada eğlence uygulamalarından eğitim yönündeki uygulamalara, çocuklar için özel uygulamalardan bankacılık uygulamalarına kadar hepsi  bulabilmek mümkün. Yapı Kredi, Ing Mobil, EnPara, Kuveyt Türk mobil, Garanti, Akbank ve bir çok önemli finans uygulamaları sorunsuz şekilde kurulup kullanılabiliyor.

    Bunlar yetmediği durumlar için daha fazlası da var. İstenildiği zaman AppGallery’nin arama bölümüne GSpace yazıyor ve bu uygulamayı kurup başlatmak mümkün. Gspace, Google Play Servisleri’ne erişim imkanı veren ve Google Play Store’dan Google uygulamaları dahil bütün uygulamaları yükleyip sorunsuz bir şekilde kullandıran bir uygulama. Gspace sayesinde neredeyse tüm uygulamaları bu tablete yüklemek mümkün hale geliyor.

    GSpace’te YouTube öncelikli olmak üzere, WhatsApp, Facebook, Messenger, Instagram, Microsoft OneDrive, Linkedin, Spotify, Discord ve daha fazlasını bir arada ulaşmak mümkün. Yani GSpace üzerinden tüm Google uygulamalarını ve diğer Android markette en çok aranan uygulamaları kullanmak mümkün.

    Uygulama ağı çok geniş ve bunlar arasında tabletin yeteneklerini yüksek performans ile kullanabilmek önem kazanıyor. MatePad Pro 12.6 (2022) ile hem M-Pencil kalem hem klavyeyi kullanımı bulunuyor. Bir de Bluetooth yoluyla fare bağlayarak bir bilgisayara dönüştürmek de mümkün.

    Özellikle ofis çalışmalarıyla bir hayli vakit geçirenler bu anlamda MatePad Pro 12.6 (2022) ile rahat edecektir.. Tablette kurulu olan WPS Office üzerinden ofis dosyalarını görüntüleyebilir ve istenildiği zaman çalışmaya başlanabilir. Bunun dışında da zaten klavye ve fare ile birlikte gündelik hayatta bir bilgisayarda ne yapılıyor ise, bu tablette de bunları yapabiliyor.

    M-Pencil ise özellikle çizim yeteneklerini kullanmak isteyen ve çalışırken not almayı sevenler için ideal bir kullanım alanı açıyor. Halihazırda tablette bulunan M-Pen Zone ve Nebo uygulamalarını kullanarak kalemi kullanmaya zevkli hale getiriyor; bunu Jnotes ve touchnotes gibi uygulamalarla çeşitlendirilebilir. Ayrıca özellikle Apple iOS ekosistemindeki en önemli not alma uygulamalarından Flexcil’i de yine tablette kullanabilmek mümkün. Bu programlar AppGallery’den indirilebiliyor.

    HarmonyOS 3 arayüzü ile tablette çeşitli özellikleri kullanıcıların hizmetine sunuyor. Bunlardan birisi de AppMultiplier özelliği. Bu özellik, mesela bir online alışveriş uygulamasını kullanırken markaları, ürünleri ve fiyatları yan yana karşılaştırması imkanını kullanıcılara veriyor. Diğer yandan bir haber sitesinde dolaşırken aynı anda bir yandan ilgili haber içeriğini okurken, diğer ekrandan ana sayfada olabiliyorsunuz. Yani bu Uygulama Çoğaltıcı özelliği, kabaca tek tıkla ekranı 2’ye bölüyor ve uygulamayı ekranlar arasında paylaşılmasını sağlıyor. Ekran ve Parlaklık ayarlarından erişebileceğiniz bu özelliğe ulaşıldığında, arzu edilen şekilde kullanabilmeyi sağlayan yüklü uygulamaların listesini bir arada görebiliyor.

    Bir diğer önemli özellik de bazı 3’üncü parti uygulamaları, tableti yatay şekilde kullanımı sırasında tüm ekranından yararlanarak tam ekran görüntüleyebilme imkanı da oluyor. Böylece normalde dikey modda ya da ekranın ortasında çalışan uygulamaları geniş geniş bu tablette kullanabilmek mümkün.

    Daha önceki Huawei tabletinde gördüğü üzere Mikro Servis yönetimi de MatePad Pro 12.6 (2022) ya da eklenmiş. Mikro servis yönetimi ile beraber bir uygulamayı içerdiği özellikleri ayrı ayrı ekrana taşıyabiliyor ve bu sayede erişim hızını artırabilmek mümkün. Petal Search uygulaması içinde farklı arama modları yer alıyor. Petal Search uygulamasının üzerine basılı tuttuğumuzda açılan pencereden Mikro Servisler tıklayarak açılan Widget ekranlarının altından “Başlangıç Ekranına Ekle” diyerek bunu bir Widget olarak ana ekrana taşıyabilmek mümkün. Böylece direkt olarak arama motoruna, Alışveriş ya da Seyahat fonksiyonuna erişilebiliyor. Oldukça pratik bir yöntem ve bunu daha pek çok uygulama için kullanabilmek mümkün. Ayrıca bir uygulama açıkken, ekranı yandan tutup çekerek açılan menüden seçeceğiniz bir diğer uygulamaya, yüzen ekran gibi ekranda yer vermek de mümkün.

    Bu arada Huawei’nin cihazlarına yazılım olarak eklediği artı değerlerden biri de Petal Maps. Petal Haritalar her geçen gün geliştiriliyor. Petal Haritalar’ın yayınlanan son sürümü ile istenilen kişilere konum paylaşımı yapabiliyor, konum takibinde bulunabiliyor ve picture in picture özelliği ile navigasyon görünümünü diğer uygulamaların üzerine taşınabiliyor.

    Son olarak daha önceki Huawei MatePad tabletlerinde görüldüğü üzere Çoklu Ekran İş Birliği’nin MatePad Pro 12.6 (2022) için de kullanılabilir olduğunu söylemek gerekiyor. Tabletin SuperCihaz adımından Huawei telefonunuzu tablete bağlanabiliyor. Böylece telefonunuzu direkt olarak tablet ekranı üzerinden yönetilebiliyor.

    Kısa Özet

    Kısaca özetlemek gerekirse, MatePad Pro 12.6 (2022) sahip olduğu özellikleriyle birlikte bir tablete göre daha fazla özellikler sunuyor. Sahip olduğu ekran, donanım bileşenleri ve yazılım imkanlarıyla komple bir kullanım imkanı sağlıyor; bilgisayar kullanımı daha mobil hale getiriyor ve kullanım alanını zenginleşiyor. Birçok özelliği ile günlük tablet kullanımından fazlasını amaçlayanlar için gayet uygun bir model. Fiyatı ise şimdilik 13 bin 499 TL şeklinde.

    Teknik Özellikler

    Ürün Modeli:  Huawei MatePad Pro 12.6

    Ürün Markası: Huawei

    İşletim Sistemi: HarmonyOS 3

    İşlemci: HUAWEI Kirin 9000E

    Ekran Teknolojisi: OLED

    Ekran Boyutu: 12 inç

    Ekran Çözünürlüğü: 2560 x 1600 px

    Grafik İşlemci: Mali-G78 MP22

    Bellek (RAM): 8 GB

    Dahili Depolama: 256 GB

    Ön Kamera: 8 MP

    Arka Kamera: 13 MP

    Wi-Fi: Var

    NFC: Yok

    3G: Yok

    GPS: Yok

    LTE (4G): Yok

    Bluetooth: Var

    MicroSD: Yok

    HDMI: Yok

    USB: Var

    Pil Kapasitesi: 10050 mAH

    Boyutlar: 286 x 184 x 6.5 mm

    Ağırlık: 609 gr.

  • İmei Nedir ? Yasal Mıdır ?

    İmei Nedir ? Yasal Mıdır ?

    IMEI nedir

    İmei Nedir? “Mobil Ekipman Kimliği” anlamına gelen IMEI, yani Uluslararası Mobil İstasyon Ekipman Kimlik Numarası, teknolojik bir cihazın kimliğini oluşturur. Bu içeriğimizde sizlere telefonların resmen t.c. kimlik numarası konumunda olan Bu sistemin ne olduğunu yasal olup olmadığını ya da Yurtdışından telefon getirip IMEI attırma tabirinin etik olup olmadığı hakkında detaylı bilgiler vereceğiz hazırsanız başlayalım.

    IMEI Nedir ?

    İmei Nedir? Basit ve daha anlaşılabilir bir tabir ile üretilen telefonun devletler ya da üreticiler tarafından takip edilebilmesi adına ortaya çıkarılmış Türkçe Türkiye Cumhuriyeti vatandaşların da olduğu gibi T.C. kimlik numarasına benzeyen bir altyapı kodudur.

    Fakat burada bilinen bir yanlıştan kısaca bahsetmek istiyoruz. IMEI sadece akıllı telefonlar için değildir; Ayrıca 3G/4G tabletler, kablosuz internet kartlı laptoplar için de kullanılmaktadır. Temel amacı mobil cihazlar için bir kimlik belirleme işlevi görmek olan IMEI, olası hırsızlıkların önlenmesine de yardımcı olur. IMEI numaraları her cihaza özel olmakla birlikte cihazın donanımında sabittir.

    Peki yurt dışından bir telefon aldınız ve Türkiye’de kullanmak istiyorsunuz bu durumda ne yapmanız gerekir? İMEİ olarak tabir edilen olay genelde kaçak yollarla getirilen telefonlara “İMEİ attırmak” gibi amiyane bir tabirle kullanmaktadır.

    Fakat biraz önce de bahsettiğimiz gibi bu durum bu şekilde ne yazık ki değil. IMEI daha çok yurt dışından Türkiye’ye getirilen telefonların devlet tarafından kontrol ve takibinin yapılabilmesini kolaylaştırmaya yarar. Aynı zaman da yine devletimizin cihazı vergilendirilebilir hale getirmesi adına yapılan bir işlemdir.

    Peki IMEI numarasını nasıl alabilirsiniz? Yani telefonunuzu Türkiye’ye nasıl kayıt ettirebilirsiniz?

    IMEI Kaydı Nereden ve Nasıl Yapılır ?

    İMEİ sistemi yurt dışından arama kayıtları; cezaevlerinde kaçakçılık gibi sorunlarla başa çıkmak için oluşturulmuş bir hizmettir. Bu nedenle yabancı telefonun elektronik kimlik bilgilerinin yolcunun Türkiye’ye girişinden itibaren 4/120 ay içerisinde yolcuya kaydedilmesi çok önemlidir.

    NOT: Eğer bir gezginseniz son 3 yıl içinde yurt dışına çıkarken başka bir telefon kaydettirirse kayıt işlemini tamamlayamayacaksınız.

    Diyelim ki kayıt işlemini yaptırmak istiyorsunuz. Peki o zaman sizleri hangi süreçler bekliyor? Hadi gelin hemen bu konuya kısa bir maddelemeyle göz atalım.

    • Öncelikle bahsetmiş olduğumuz gibi 15 haneli IMEI numaranızı bilmeniz gerekiyor.
    • IMEI numaranızı öğrendiğinizde uluslararası telefon kayıt ücretini ödemeniz gerekmektedir.
    • E-devlet sistemi üzerinden kayıt yaptırmanız gerekmektedir.
    • Ödemenizin makbuzunu veya elektronik makbuzunu saklamanızı öneririz.

    Görmüş olduğunuz gibi kayıt işlemi aslında bu kadar kolay. Fakat burada yine siz değerli okurlarımızın aklında iki nokta ortaya çıkıyor. Bunlardan bir tanesi sorgulamanın nasıl yapıldığı, bir diğeri ise İMEİ numarasının ne olduğunun nasıl öğrenildiği. Hadi gelin yine hızlı bir şekil de e-devlet üzerinden nasıl sorgulama yapabileceğinizi detaylandıralım.

    E-DEVLET IMEI Sorgulama Nasıl Yapılır ?

    Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ve e-Devlet desteği sayesinde IMEI ile ilgili detaylı sorgulamaları kolay ve hızlı bir şekilde yapabilirsiniz. Tek ihtiyacınız olan e-Devlet şifreniz.

    https://www.turkiye.gov.tr/imei-sorgulama adresinden e-Devlet sistemine giriş yapmanız gerekmektedir. Tarama başarılı olduğunda, IMEI talep ekranı açılacaktır. Bu adımdan sonra cep telefonunuzun IMEI numarasını öğrenmeniz gerekmektedir.

    Cihazınızın çevirici ekranında *#06# tuşlayarak doğrulama yapabilirsiniz.

    NOT: Telefondan IMEI sorgulama yaparken *#06# tuşlayarak IMEI numaranıza ulaşamıyorsanız telefonunuzun ayarlar bölümünden telefon bilgileri kısmından kontrol edebilirsiniz.

    Android ve IOS işletim sisteminize göre aşağıdaki bölümünden öğrenebilirsiniz. Cep telefonu IMEI sorgulama işlemine devam etmek için ücretsiz e-Devlet ekranında çıkan IMEI numarasını yazmanız gerekmektedir.

    Telefonunuzun IMEI’si kayıtlıysa “IMEI NUMARASI KAYITLI”, kayıtlı değilse “kayıt bulunamadı” uyarısı görürsünüz.

    IOS Telefonlarda IMEI Sorgulama

    Telefonunuz bir iPhone, iPad veya iPod touch ise, IMEI/MEID, CDN ve ICCID numaralarını bulmak diğer Android telefonlara göre herhangi bir zorluk ya da kolaylık kıyaslamasına giremeyecek bir seviyededir. Çok rahat ve basit bir şekilde aşağıda ki açıklamaya göz atarak kolayca İos telefonlarda IMEI sorgulaması yapabilirsiniz.

    IMEI numarasını telefonunuzun ayarlarında, cihazda, Finder’da veya iTunes’da ve orijinal ambalajında bulabilirsiniz.

    Android Telefonlarda IMEI Sorgulama

    Telefonunuzda Android işletim sistemi varsa; IMEI numaranızı telefonunuzdan sırasıyla Ayarlar > Sistem > Telefon bilgileri bölümünden alabilirsiniz. Bulduğunuz bilgiyi biraz önce açıkladığımız gibi e-devlet sistemi üzerinden sorgulayabilirsiniz. Bu sorgulamanın amacı şayet telefonu herhangi bir teknoloji mağazasından ya da orijinal olduğuna %100 emin olmadığınız bir yerden satın aldıysanız yapmanızı tavsiye ederiz.

    Sebebi ise son dönemlerde aldığımız duyumlara göre orijinal ya da IMEI kayıtlı telefon diye satılan bağzı telefonların yurt dışından kaçak olarak Türkiye’ye getirildiğini ya da İMEİ kaydının yapılmadığını öğrenmiş bulunmaktayız.

    Kaçak yollar ile Türkiye’ye getirilmiş bir Teknolojik ürün kullanmak anlık ya da geleceğinize (Terör suçu iftirası vb.) olumsuz bir etki oluşturabilir. Bu nedenle telefonlarınızı güvenilir ve resmi satıcılardan almanızı Yurtdışından aldığınız ya da farklı bir kişiden temin ettiğiniz telefonlarınızın da IMEI numarasını kontrol etmenizi şiddetle tavsiye ederiz.

  • Google Smart Lock Nedir ? Nasıl Kapatılır ?

    Google Smart Lock Nedir ? Nasıl Kapatılır ?

    Google Smart Lock

    Google Smart Lock Nedir? Otomatik güvenlik özelliklerine sahip şifre kaydetme yazılımıdır. Google’a giriş yapan milyonlarca kişinin şifrelerini otomatik olarak kaydedebilen bu uygulama sayesinde cep telefonlarındaki veya bilgisayarlardaki şifreler hızlı bir şekilde kaydedilecek.

    Bu içeriğimizde sizlere Google Smart Lock hakkında detaylı bilgiler verdikten sonra akabinde bunu nasıl kapatabileceğinizi detaylandıracağız. Hazırsanız hemen başlayalım…

    Google Smart Lock Nedir ?

    Google Smart Lock Nedir? Google’ın internette arama yaparken bireylerin girdiği sitelerin şifrelerini kaydeden akıllı kilidi kullanıcı için kolaylık sağlamak amacıyla ürettiği özel bir yazılımsal sistemdir. Sık sık kullandığınız bir uygulama ya da web sitesinin şifresini unutursanız, Google siteye otomatik olarak bağlanmanıza izin verir. Bu uygulamanın avantajı, şifrenin otomatik olarak girilmesi ve kısa bir süre sonra unutulmasıdır.

    Bildiğiniz üzere teknoloji geliştikçe hayatımızın büyük bir bölümü teknolojiye geçiş yaptı. Bu, banka hesaplarımız, özel şirket bilgilerimiz, kişisel hayatlarımız da dahil olmak üzere birçok noktada başkalarının kolayca ulaşabileceği bir hale dönüştü.

    Bu nedenle teknoloji hızlı bir şekilde geliştikçe hayatımız kolaylaşıyor diyebiliriz. Hatta burada hemfikiriz fakat bu kolaylaştırmanın getirdiği bazı olumsuz noktalar ortaya çıkmıyor diyemeyiz.

    Ancak gizliliğe rahatlıktan daha fazla değer veriyorsanız, Google’ın kolay oturum açma özelliği size göre değil diyebiliriz. Elbette, birisi Google hesabınıza erişirse, tüm şifrelerinizi kullanabilir. Bu nedenle, Android veya Chrome cihazınızda Google Smart Lock kullanarak oturum açmayı devre dışı bırakabilirsiniz.

    Bazı okurlarımızın bu konuda çok fazla dikkatli ve hassas davrandığını biliyoruz. Bu nedenle bu içeriğimizin devamında Google Smart Lock’u nasıl kapatmanız gerektiğinden kısaca bahsedeceğiz.

    Android İçin Google Smart Lock Kapatma

    Google Smart lock

    Aşağıdaki talimatları kullanarak Android cihazınızda Google Smart Lock bağlantısını devre dışı bırakabilirsiniz. İzlenecek adımlar şunlardır:

    • Android cihazınızda Ayarlar uygulamasını açın.
    • Buradaki sonuçlar üzerinden Google’a tıklayın.
    • Bir sonraki sayfada, “Google Hesabınızı Yönetin”e dokunun.
    • Alt kısımdaki menü sekmesine dokunun ve oradan Depolama’yı seçin.
    • Güvenlik’e girdikten sonra aşağı kaydırın ve seçin.
    • Akabinde listeden Parola Yöneticisi’ni seçin.
    • Bir sonraki sayfada sağınızda görünecek olan üst kısımdaki dişli çark simgesine dokunun.
    • Otomatik olarak bağlan’ın yanındaki anahtarı kapalı konuma getirin.

    Android cihazlarınız için yapmanız gereken tüm işlemler bu kadardı. Bu işlemleri doğru ve sırasıyla yaptığınızı düşünüyorsanız artık Android telefonunuz için Google Smart Lock devre dışı kaldı diyebiliriz.

    Chrome İçin Google Smart Lock Kapatma

    Android cihazlarda, Google Smart Lock’u Chrome tarayıcıda da devre dışı bırakabilirsiniz. Bunu yapmak için şu adımları izlemelisiniz:

    • Bilgisayarınızda Google Chrome tarayıcısını açın.
    • Sağ üst bölgede bulunan alt alta konumlanmış üç noktayı tıklayın ve Ayarlar’ı seçin.
    • Soldaki menüde Otomatik Doldur’a ve ardından Parola Yönetimi’ne tıklayın.
    • Ana ekranda Parolayı kaydetmeyi öner ve Parolayı kaydetmeyi öner seçeneklerini kapatın.

    Görmüş olduğunuz gibi Android cihazlarda yaptığımızdan çok da farkı olmayan fakat sadece ayarlarının bazı noktalarda isim ve yer noktasında değişiklik gösterdiği Chrome tarayıcısında Google Smart Lock kapatma işlemi bu kadar basit.

    Peki neden Smart Lock sistemini kapatmalısınız? Ya da Smart Lock’u kapattığınızda artık hayatınızda ne gibi bir değişiklik olacak? Dilerseniz gelin bu konuyu bir alt başlıkta inceleyelim ve içeriğimizi sonlandıralım.

    Google Smart Lock’u Kapattıktan Sonra Ne olur ?

    Google Smart Lock bazı noktalarda bireylere ya da işletmelere Siber güvenlik noktasında olumsuz bazı durumlar yaşatıyor. Aslında Smart lock siz farkında olmasanızda uzun bir süredir hayatınızda.

    Teknoloji geliştikçe çoğu gelişmeden haberdar olmaya biliyoruz. Fakat haberdar olmasakta bunları kullanmak neredeyse artık hayatımızda otomatik hale geldi diyebiliriz. Smart Lock isminde ki bu sistemde tıpkı biraz önce verdiğimiz örnekteki gibi Google tarafından üretilmiş insan hayatını biraz daha kolaylaştırabilmek ve daha hızlı bir hale getirebilmek adına ortaya çıkarılmış bir sistem.

    Uzun bir süredir sık sık kullandığınız uygulamalara giriş yaptığınızda otomatik açıldığına şahit oluyorsunuzdur. Google Smart Lock sistemini kapattıktan sonra kullandığınız bazı sistemleri bu durum ortadan kalkacağı için neredeyse her seferinde yeniden açmak durumunda kalabilirsiniz. Bu da sizi bir süre sonra bunaltacak diyebiliriz.

    Burada dikkat etmeniz gereken konu konfor alanı mı? Güvenlik mi? sorusu olacaktır. Şayet konfor alanından feragat etmeyen bir karaktere sahipseniz Google Smart Lock düşündüğünüz kadar tehlikeli ya da korkunç bir sistem değil diyebiliriz.

    Aksine hayatınızı daha hızlı hale getirebilmek ve kolaylaştırabilmek adına üretilmiş bir sistemdir bunun kararını tamamen sizlere bırakıyoruz. Fikirlerinizi bizlerle yorumlarda paylaşmayı lütfen ihmal etmeyin. Bir sonraki içeriğimizde görüşmek üzere esen kalın.